Herkese merhaba!
Bugün sizlere 2.sınıfta Gelişim Kuramları dersinde “Bebeklik Döneminde Bilişsel Gelişim” konusu üzerinde iki çalışma yapmıştım. Hazırladığım çalışmayı aynı şekilde sizlere iletmek istiyorum. 🙂
1. BİLİŞSEL GELİŞİM
1.1. Tanımı ve Önemi
İnsanı insan yapan özelliklerden biri de bilişsel gücüdür. Bu gücüyle diğer canlılardan üstün hale gelerek, onları egemenliği altına alır. Doğayla başa çıkmaya çalışarak, kültürel değerler üretir, teknolojiyi geliştirerek, yaşamı kolaylaştırır ve anlamlı kılar. Eğitim de insanın biliş gücünü geliştirmeye rehberlik eder.
Biliş, ileri zihinsel süreçleri içerir. Zihinsel süreçler;
- dikkat,
- algı,
- bellek,
- dil gelişimi,
- okuma ve yazma,
- problem çözme,
- anımsama,
- düşünme,
- akıl,
- yaratıcılık vb. kapsayan geniş bir terimdir.
Bilişsel gelişim; doğumundan başlayarak, çevremizdeki dünyayla etkileşimimizi sağlayan ve dünyamızı anlamamızı yarayan bilginin edinilip kullanılmasına, saklanmasına, yorumlanarak yeniden düzenlenmesine, değerlendirilmesine yardım eden, bütün zihinsel süreçleri içine alan bir gelişim alanıdır. Birey, zihinsel süreçlerde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleşir. Bu gelişimin önemli bir öğesi olan bilgi kazanma yöntemiyle, zihinsel etkinlikler arasında sıkı bir ilişki vardır. Bilişsel gelişim çocuğun gördüğü, duyduğu, dokunduğu tattığı nesneler hakkında düşünmesini ifade eder. Bu düşüncenin içerdiği konular, etki tepki ilişkisini, olaylardaki ardışıklığı, nesneler arasındaki benzerlik ve farklılığı anlamak, objeleri kategorize edebilmek, mantık yürüterek cevaplamayı içerir. Bilişsel gelişimin amacı; soyut şekilde akıl yürütme, varsayımsal durumlar hakkında mantıksal düşünme, kuralları karmaşık ve daha yüksek yapıda örgütleme olarak görülür. Piaget’e göre bilişsel gelişim, organizmanın doğumdan ölümüne kadar farklı basamaklardan geçerek düzenli olarak niteliksel bir değişim içine girmesi olarak tanımlanır. Bilişsel gelişim de çocukların kendi bilgilerini incelemeleri, denemeleri ve uygulamaya dönüştürmeleri önemlidir. Burada yetişkinlerin rolü de çok önemlidir.
Çocuğun bilişsel özelliklerini incelediğimizde yetişkinlerden farklıdır. Çocukların kendine özgü bir dünya görüşleri ve düşünce yapıları vardır.
- Bilişsel sistem çevreden girdiler alır. Girdileri algılar, algıladıklarını belleğinde saklar. Düşündüğünde algıladıklarını belleğinden çağırarak kullanır. Daha da iyi düşünmek için bilgileri kavramlaştırır ve genelleştirir. Yeni düşüncelerle çıktılar verir. Çıktılardan dönüt alır. Aldığı dönütlerle bilişsel gücünü geliştirir. Farklı girdiler aldığında, dengeleme yapar.
1.2. Bilişsel Gelişimle İlgili Öğeler
1.2.1. Gizil güç
Potansiyel, gerçekleşmeyen ama gerçekleşebilecek olan, saklı olan güç anlamına gelmektedir. Çocuğun kalıtımla getirdiği ve eğitim yoluyla ortaya çıkacağı düşünülen yetenekleri ve özellikleri gizil güç olarak isimlendirilir. Kalıtımla gelen doğal yollarla ortaya çıkan özellikler gizli değildir. Gizil güç eğitim yoluyla ortaya çıkar.
1.2.2. Yetenek
Bireyin bilişsel, duyuşsal ve motor davranışlarla ilgili gizil gücü yetenek olarak nitelendirilir. Birey; bilişsel, duyuşsal ve motor yetenekleriyle bilgi ve becerileri öğrenir. Bireyin yetenekleri öğrenmenin, bir meslek edinmenin, bir ürün üretmenin dayandığı gizil güçtür. Birey, yeteneklerini; öğrenme yoluyla yeterliliğe dönüştürür. Yeterlilik, bireyin yeteneklerinin iş yapabilecek, uygulama yapabilecek, ürün üretebilecek, eyleme geçebilecek nitelikte açığa çıkarılmasıdır. Yeterlilik, eyleme geçebilme niteliğidir. Yetenekli insanlar, bir üretim etkinliği içinde olup hemen fark edilir. Ürettikleri nicelik ve nitelik açısından, o alanda üretilenlerden üstün ve yeni olma özellikleriyle, kolayca ayırt edilir. Yetenek, insanlığın ilerlemesi için vazgeçilmezdir.
1.2.3 Algı
İnsanın doğumdan itibaren, yaşamı boyunca duyularını kullanarak çevresindeki bilgileri organize etme, anlama, yorumlama ve yeni durumlara kendini uydurma sürecine, algı denir. Algılamamız sağlayan, duyu organlarımız olan gözün, kulağın, ağzın, burnun, elin ve ayağın sağlıklı olması uyarıcılara anlam verilerek, yorumlanması için önemlidir. Algılamada olgunlaşmanın, öğrenmenin, deneyimlerin, geçmiş yaşantıların, beklentilerin önemi büyüktür. Yeni doğan bebeğin görsel algıları, zorunlu algılar ve seçici algılar olmak üzere iki grupta toplanır. Zorunlu ve seçici algılar karşılaştırıldığında bebeğin zorunlu algılamada her bir uyarıcıya tek tek ve dikkatle baktığı, seçici algılamadaysa gözün, hedef nesneler arasında esnek bir şekilde hareket ettiği görülür. Algılama sürecinde şema, imge ve semboller önemlidir. Şema insan zihninde, çevreye uyabilmeyi sağlayan davranış ve düşünce kalıplarının çevre ile zihin arasındaki etkileşimi sonucu ortaya çıkar. İmge duyu organlarıyla alınan duyuların, beyinde kalan izleri olarak ifade edilir.
Algılamadaki görsel imge 2 yaşın sonlarına doğru gelişir.
Algı hızlı bir gelişme gösterir. Gelişme sırasında değişikliklere uğrar. Bu değişiklikleri dört grupta toplamak mümkündür.
- Ayırt Etme Becerisinin Gelişimi
Benmerkezcilik, küçük çocuklarda vardır. Herkesin kendisi gibi düşündüğünü, hissettiğini, kendisinin sevdiği şeyleri, herkesin sevdiğini, kendisinin sevmediği şeyleri de sevmediğini düşünür. Kendi görüş ve algılarının herkes tarafından aynı şekilde anlaşıldığını düşünür. Kâğıda çizdiği karalamaların bebek olduğuna inanır ve söyler. Herkesin resmi, bebek olarak gördüğünü düşünür. Diğer kişilerin resmi, bebek olarak görmemesini kavrayamaz ve sinirlenir.
Çocuk, nesneyle ilgili üç temel beceriyi kazandığında dünyayla etkileşimi; etkili, işlevsel ve yetişkininkine benzer olacaktır. Bu beceriler:
Nesnelerin yer tutan varlıklar olduğuna, algı alanı dışında olduklarında dahi var olmayı sürdürdüklerine ilişkin bilgidir. Bu kavram, bebek 18 aylık olana kadar çeşitli aşamalarla kazanılır. Dört aydan küçük bebekler, görme alanı içinde olan ve hareket ettirilen nesneyi takip eder. Görme alanından çıktığında ilgilerini kaybettikleri ve başka tarafa döndükleri görülmüştür. Bebek görme alanı içinde olan annesinin hareketlerine izler; ancak görme alanının dışına çıktığında, anneyi arama eğiliminde bulunmaz. Nesnenin varlığını sürdürdüğüne ilişkin ilk düşünceler 4–8 ay civarında görülür. 6 aylık bebek, elinden düşen oyuncağını bir süre arar, kısa bir süre sonra ilgisi dağılır. 8. aydan sonra, bebek oyuncağı gözünün önünde, bir örtünün altına saklandığında örtüyü kaldırıp oyuncağını arar. Ancak bebeğin oyuncağı, ilk saklandığı yerden alınıp başka bir yere saklandığında oyuncağı hala ilk saklandığı yerde arama eğilimindedir. 12–18 ay civarında, nesneyi en son gördüğü yerde ararlar. Nesnenin sürekliliği kavramı, 18-24 ay civarında gelişmiştir. Top oynarken sandalye ve masanın arasından geçerek diğer tarafa ulaşan topu aramadan, diğer masanın arkasına dolaşarak alır ve oyun oynamaya devam eder. Bebeklerin nesne sürekliliği, kişi sürekliliğinden sonra gelişir. Bebek annesi gözünün önünden kaybolduğunda varlığını sürdürdüğünü oyuncağından önce kavrar. Nesne değişmezliği; uzaklık, yön, bakış açışı değişiklikleri ve ışık gölge gibi değişik biçim ve durumlarda gördüğü nesnenin ya da insanın aynı nesne ya da insan olduğu, yani değişmediğinin algılanmasıdır.
2-3 yaşlarında gerçekleşir. 2-3 yaşlarından önce çocukların, nesnelerin gerçek özelliklerine ilişkin fikirleri net değildir. Çocuk uzaktayken küçük görünen bir bisikletin, yakınlaştıkça büyüdüğünü düşünebilmektedir. Masada bulunan bardaklar uzaktan küçük, yakından büyük görünmektedir.
Nesnenin bir günden diğerine, bir durumdan başka bir duruma aynı olduğunu tanıma yeteneği olarak nitelendirilir. Bebekler 8–9. aylarda nesneyi sadece bilinen tek ortamda, tüm ipuçlarıyla birlikteyken tanırlar. Örneğin; yemek saatinde kendi bardağını tanır. Başka bir ortamda bardağını tanımayabilir. Bebek 9-10 aylıkken bardağının içinde tanıdık içecek varsa bardağını her durumda tanır. 10–11. aydayken bardağını, her durumda tanır. 1 yaş ve sonrasında diğer bardakların da bardak olduğunu fark eder ve uygun şekilde kullanır. Daha sonrada bardaklar kategorisi hakkında fikir geliştirir. Bardaklar sınıfının üyelerini tanır. Diğer sınıflardan ayırt eder.
1.2.4 Yaratıcılık
Toplumun ve insanlığın gelişmesinde yaratıcılık önemlidir. İnsanın belirli bir yeteneğini ifade eden yaratıcılık, doğuştan getirilen gizil bir güçtür. Yaratıcılık sayesinde çocuk, olayları kendisine göre yorumlar.
Her çocukta yaratıcı olma yeteneği bulunur. Yaratıcılığın sürekliliği, derecesi ve ortaya çıkışı çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Onu kendi özellikleri içinde değerlendirmek gerekir.
Bebeklik döneminde, özellikle ilk yıllarda yaratıcılık annenin bebeği ile oynadığı oyunlar sırasında kendini gösterir. Yaratıcı davranışların ortaya çıkıp gelişmesinde en büyük rolü, bebeğin anne ve yerini tutan kişiyle olan ilişkisi oynamaktadır. Bebek konuşmadan önce elleriyle, kollarıyla şekiller çizerek sevincini, açlığını ve duygusal durumunu anlatmaya çalışır.
1 yaşındaki çocuk çevresindeki malzemeye tam anlamıyla egemen değildir. El çırpma, vurma, eşyaları atma gibi harekete dayanan oyunlar oynar. 2 yaşında, nesneleri tanımaya, özelliğine göre kullanmaya ve çevresini keşfetmeye başlar.
1-PİAGET’E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI
Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişime bilişsel gelişim adı verilmektedir. Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha karmaşık ve etkili hale gelmesi sürecidir.
Piaget’ye göre çocuk, dünyanın pasif alıcısı değildir. Bilgiyi kazanmada aktif bir role sahiptir. Ayrıca, değişik yaşlardaki çocukların ve yetişkinlerin dünyaları birbirlerinden farklıdır. Piaget bu farklılığın nedenlerini incelemiş ve bireyin dünyayı anlamasını sağlayan bilişsel süreçleri açıklamaya çalışmıştır. Piaget, bilişsel gelişimi, biyolojik ilkelerle açıklamıştır. Piaget’ye göre gelişim, Kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur.
Bilişsel gelişimi etkileyen ilkeleri de şöyle belirlemektedir:
- Olgunlaşma
- Yaşantı
- Uyum
- Örgütleme
- Dengeleme
Bilişsel Süreçler
Bilişsel Gelişim Kuramı İle İlgili Temel Kavramlar Piaget’nin bilişsel gelişim kuramını daha iyi anlayabilmek için kuramın temel kavramları aşağıda açıklanmıştır:
- Zekâ: Piaget, zekânın bir takım test maddeleriyle belirlenmesine karşıdır. Ona göre zekice davranmak, organizmanın yaşamı için en uygun koşulları sağlamaktır. Diğer bir deyişle zekâ, organizmanın çevreye etkin bir şekilde uyum sağlamasına yardım eder; gerek organizma, gerekse çevre sürekli değiştiğinden, bu ikisi arasındaki zekice etkileşimler de değişmek zorundadır. Zekice etkinlik, var olan her durumda, organizmanın en iyi koşullarda yaşamasını sağlamaya yöneliktir.
- Şema: Şema, bireyin çevresindeki dünyayı anlamak için geliştirdiği bir bilgisayar programı gibidir. Çevresindeki problemleri anlama, çözme, dünyayla baş etme yollan yapıları olarak düşünülebilir. Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Bilişsel yapılar ya da şema yoluyla birey çevresine uyum sağlar ve çevreyi organize eder. Piaget, vücudun yaşamını sürdürmesi için yapıları (organları) olduğu gibi, zihninde yapıları olduğuna inanmaktadır. Kuşkusuz bu yapılar gözlenemez, ancak davranışlardan yordanabilir. (Senemoğlu, 2007) Şemalarla ilgili önemli bir nokta, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilebilir olmalarıdır.
Bebeğin doğduğunda ki ilk şemaları refleksif etkinliklerdir. Bunlar; emme, yakalama vb. çok basit şemalardır. Bebeklikten yetişkinliğe doğru şemalar, olgunlaşma, yaşantı kazanma, uyum ve örgütleme yoluyla sürekli olarak değişir, gelişirler.
- Uyum: Daha önce de belirtildiği gibi uyum fonksiyonel bir değişmezdir. Yani uyum, yaşam boyunca devam eder. Bilişsel gelişim açısından olduğu kadar diğer fiziksel ve psikososyal gelişim açısından da sürekli olarak uyum sağlanmak durumundadır. (Senemoğlu, 2007)
Piaget’ye göre uyumun iki yönü vardır. Bunlar, özümleme (assimilation) ve uymadır.
Özümleme, bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. (Senemoğlu, 2007)
Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecine “uyma” (accomodation) adı verilmektedir. Her yaşantı özümleme ve uymayı kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir.
- Dengeleme: Piaget’ye göre, bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Ona göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir.
Piaget’e Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri
Piaget’e göre bilişsel gelişim, birbirini izleyen dört dönem içinde ortaya çıkmaktadır. Dönemler ilerledikçe, çocukların kavrama ve problem çözme yeteneklerinde niteliksel gelişmeler gözlenmektedir. (Erden, 2005)
-
Duyu-Hareket Evresi (0 – 2 yaş)
Bebek, bu aşamada dış dünyayı keşfetmede duyularını ve motor becerilerini kullandığından bu döneme duyusal- motor adı verilmektedir. En kritik kazanımların elde edildiği dönemdir. Duyular yolu ile dış dünyanın algılandığı, nesnelerin görünmediği zamanlarda da var olduğunun farkına varılmaya başlandığı bu dönemde bebek, refleks halindeki hareketlerden, amacı olan hareketlere geçmeye başlar.
Bütün bebekler doğuştan reflekstif davranışlara sahiptir. Yeni doğan bebeğin dudaklarınıza dokunduğunda emmeye başlar; elinizi avucuna koyduğunuzda yakalar. Bu refleksler, çocuğun ilk biliş şemalarını oluşturur.
Duyu-Hareket evresi, doğumdan yaklaşık 2 yaşa kadar sürmektedir. Duyu hareket evresinin sonunda 2 yaşındakiler karmaşık duyu hareket örüntülerini ortaya çıkarabilirler ve ilkel semboller kullanabilir.
ALT EVRELER: Piaget duyu hareket evresini altı alt evrelere ayırmıştır.
1: Basit refleksler
2: İlk alışkanlıklar ve birincil döngüsel tepkiler
3: İkincil döngüsel tepkiler
4: İkincil döngüsel tepkilerin eş-güdümlenmesi
5:Üçüncül döngüsel tepkiler
6: Şemaların içselleştirilmesi
2-Jerome Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı
Bruner’e göre bilişsel gelişim, tepkilerin uyarıcıdan bağımsız hale gelmesidir. Gelişim, bilgiyi işleme ve depolama süreçlerinin gelişimine bağlıdır. Bilişsel gelişim için sistemli bir öğretici öğrenici etkileşimi gereklidir. Bilişsel gelişimde dil önemli bir rol oynar.
–Eylemsel dönem (0 – 3 yaş):
Eylemsel evrede çocuk nesnelerle doğrudan etkileşerek,başka bir anlatımla yaparak,yaşayarak öğrenilir.Örneğin yürümeyi ya da bisiklete binmeyi öğrenme, eylemsel etkileşimlerle gerçekleşir Piaget’in duyusal-motor dönemiyle örtüşür.
3-VYGOTSKY BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI
Vygotsky, bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram oluşturarak, Piaget`nin “bilişsel gelişim çocuğun neredeyse tek başına gerçekleştirdiği süreçtir” düşüncesine karşı çıkar. Vygotsky, bilişsel gelişimi açıklamada içselleştirme, yakınsal gelişim alanı ve destekleyici kavramlarını kullanır. Ona göre yaklaşık 2 yaşına kadar çocukların bilişsel gelişiminde “doğal çizgi” hakimdir; ancak bu çizgi daha sonra yerini “kültürel çizgiye” bırakmaktadır. Yani bilişsel gelişim sadece çocuğun kendi keşiflerinin değil, aynı zamanda çevreden edindiği yaşantıların da bir eseridir. Piaget’in olgunlaşma ve kalıtım vurgusunun aksine; sosyal öğrenme ve işbirliğine vurgu yapar.
Yakınsal Gelişim Alanı:
- Her çocuğun herhangi bir yetişkin yardımı olmaksızın, bağımsız bir şekilde kendi kendine elde edebileceği bilişsel gelişim düzeyi;
- Çocuğun bir yetişkin rehberliğinde (sosyal çevre etkisiyle) çalıştığında ortaya koyabileceği potansiyel Vygotsky`e göre bu iki durum arasındaki fark, çocuğun yakınsal gelişim alanıdır.
Son olarak değerlendirme kısmında ise şunları aktardım..
Değerlendirme;
Davranışların temelinde belirli biyolojik aşamalar etkilidir. Çocuk belirli aylarda yürür, diş çıkarır, ilk kelimesini söyler. Bu davranışların gerçekleşebilmesi, çocuğun o davranışı yerine getirebilecek düzeyde olgunlaşmasına bağlıdır ve davranışlar bu olgunlaşmaya bağlı olarak belirli bir sıra izler. Çocuklarımızdan beklediğimiz davranışlar o halde gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Bazen çocuklarımızdan gelişim süreçlerinden fazla beklentiye girebilir. Kimi zamanda gelişim süreçleri yaşından geri olduğu halde bunu fark edip destekleyemiyor olabiliriz. Bu nedenle çocuğun gelişimini izlemek pek çok yönden yararlı olmaktadır. Gelişim basamağında ki özellikler bilinirse çocuğunuzun gelişimini yönü ve hızı da saptanmış olur. Gelişim hemen her çocuk için ayrı yaş döneminde belirli özellikleri kazanılması demek olsa da ebeveynler bu süreci katkıda bulunan öncellikli kişilerdir. Gelişim dönemlerinin birbirinden kesin sınırlarla ayırmak olası değildir. Her fiziksel ve psikolojik gelişim bir sonraki dönem için önem taşır ve kendinden önceki dönemden etkilendiği gibi bir sonraki dönem içinde etkili olmaktadır.
Bilişsel gelişim Piaget çocuğun Dünya hakkında bilgisi şekillendikçe birbirine bağlı zihinsel gelişim evrelerinden geçtiği savunur. Yaşamın ilk 18 ayında bebeğin öğrenmesi, algı ve hareketlerini, organize hareket şeması
ya da duyu hareket şeması biçiminde düzenleme ve geliştirmekten ibarettir.1 yaş çocuğu battaniye üzerindeki objeyi, oyuncağı almak üzere kendine çekebilir. Öncelikle duyusal motor öğrenmede düzenli bir gelişim sırası beklenir. Ardından 6.aydan itibaren motor yetenekler daha sonra birincil yeteneklerin koordinasyonu başlar. Duyusal motor dönem 2 ayrı evrede ele alınr.
1) Refleks egzersizler dönemi,
2)Döner tepkiler dönemi.
Unutulmamalıdır ki her çocuğun gelişimi kendi içinde biricik bir yapıya sahiptir. Evreye geçiş hızı farklılıklar gösterebilir. Başka çocuklarla kıyaslamaktan kaçınarak kendi gelişimini destekler nitelikte hareket edilmelidir. Bebek ilk doğduğunda algısı çok zayıftır. Uzak-yakın, kısa-uzun, derin-sığ gibi algılar henüz gelişmemiştir. İlk 3 ayda bebekler şekilleri algılar ve emeklemeye başladıklarında derinlik algıları da gelişir. Bir çok devinim hareketleri, sınama yanılma hareketleri gözlenir. Ardından çevreyi tanıma ve çevreden gelen etkileri düşünme dönemi başlar. Çevredeki varlıklara ilgisi artmıştır. Yoklama, dokunma, tanıma ve anlama isteği çok yükselir. Bu yaşlarda kavram gelişimi hızlanır. Yavaş yavaş bir çok şeyi anlamlandırarak düşünme sürecine girer. Benzetmeler taklitler doğru-yanlış kavramlarını öğrenmesi hep bu süreçte gerçekleşir.
KAYNAKÇALAR