Bugün sizlere Haluk Yavuzer’in kitabında okuduğum bir bölümü paylaşmak istiyorum. Bu bölümde çocuğun “Temel Fizyolojik Gereksinmeler”den bahsediyor. İçinde “Beslenme Gereksinimi”, “Anne Sütünün Yararları”, “Uyku Gereksinimi”, “Isı ve Beden Temizliğinin Önemi” başlıkları bulunuyor. Okumak da fayda var diyip yazıma başlamak istiyorum. Herkese iyi okumalar. 🙂
Çocuk dünyaya gelirken, doyurulması gereken bazı temel fizyolojik gereksinmeleri de beraberinde getirir. Bunların başında oksijen, ısı kontrolü, uyku ve beslenme sayılabilir.
Beslenme Gereksinimi
Yeme ve içme gereksinmeleri önem bakımından birbirinden kolaylıkla ayırt edilemez. Bu nedenle birlikte ele almakta yarar vardır. Psikolojik açıdan bu dürtülerin özellikle önemi büyüktür. Eğer bir bebeğin açlık ve susuzluğu dikkate değer bir süre devam ederse, bu durum bebeğin bedensel faaliyetini engelleyebilir. Yeni-doğan bebekler ortalama güde 7 ya da 8 kez beslenirler. Dördüncü haftadan itibaren bu sayının 5-6’ya indiği görülür. Bunu izleyen haftalarda beslenme sayısının giderek azalmasına karşılık, alınan toplam besin miktarında önemli bir değişiklik olmaz.
Bu konuda Türk-İslam düşünürü İbni Sina (980-1037), bundan yüzyıllar önce şu görüşleri ileri sürmüştür:
“Çocuğun emzirilmesi ve beslenmesine gelince, mümkün olduğu kadar ana sütüyle beslenmelidir. Çünkü ana sütü, çocuğun ana rahmindeyken aldığı cevhere(gıdaya) en çok benzer olanıdır… Ve deneyle sabit olmuştur ki, ana sütü, çocuğun sancılarının giderilmesinde son derece faydalıdır. Çocuğun günde iki veya üç defa emzirilmesi gerekir. İlk defasında çok emzirmek de doğru değildir.
“Çocuğun bir defada çok sütle emzirilmesi gerekmez. Belki en doğrusu, azar azar emzirmektir. Çünkü çocuğun midesini şişirecek şekilde bir defada (çok sütle) emzirilmesi, belki de onun midesinde gaz (kesret-ü riyah) yapabilir…” (1)
Tabii olarak iki yıl süreyle çocuğun emzirilmesi de gereklidir. (Bu tavsiye, ” Analar, çocuklarını tam 2 yıl emzirsinler,” diyen Kuran-ı Kerim’e de uygun düşmektedir.)
Çocuk Sağlığının Korunmasında Anne Sütünün Yararları
Yaşamın ilk 4-6 aylık dönemi süresince bebeğe verilecek tek besin öğesi anne sütü olmalıdır. Bu sütün bebeğin gereksinimlerini tam olarak karşıladığını saptayan en önemli bulgu ise bebeğin ağırlığında olan artış ve gelişmedir. Yenidoğan, anne sütü yoluyla ihtiyaç duyduğu besin ögelerinin tümünü sağlamış olur. Ayrıca anne sütü, içerdiği bazı koruyucu ögeler nedeniyle bebeği ishal, solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere pek çok hastalığa karşı da korur. Anne sütünün başka özelliği de sakinleştirici ve rahatlatıcı olmasıdır. Yeni-doğan, gelişimi için gerekli olan bu duygusal besiye, süt emerken annesinin ten kokusu, beden sıcaklığı ve sevecen yaklaşımıyla kavuşur.
Bütün bunlar bize, anne sütünün besleyici, sakinleştirici ve koruyucu özelliklerinin yanı sıra duygusal besi içermesi nedeniyle de öneminin büyük olduğunu göstermektedir.
Uyku Gereksinimi
İnsan yaşamının en az bilinen, en gizemli yanı belki de uykudur. Çocuğun temel fizyolojik gereksinmelerinin başında sayılan uyku, çocuğun etkin katkısını gerektirir.
Çocuğa gerekli uykunun süresi bazı ögelere bağlıdır; bunlardan en önemlisi, çocuğun yaşıdır. Küçük çocukların uykuya daha çok gereksinimi vardır.
Yeni-doğan bebekler günde ortalama 16-18 saat uyuyarak zamanlarının %80 ‘ini uykuda geçirirlerken, 1 yaş bebeklerinde bu süre %50’ye düşmektedir. Yine uykunun ritmi ve derinliğinde de birinci yıl boyunca hızlı değişmeler görülür. İlk 3-4 hafta boyunca bebekler ortalama olarak günde 7-8 kez kısa dönemler halinde uyurlar. Altıncı haftadan itibaren bu kısa uykuların yerini günde 2-4 kez yinelenen uzun uyku periyotlarının aldığı görülür.
Yirmi sekizinci haftadan itibaren bebeklerin büyük bir çoğunlukla tüm gece boyunca uyudukları, buna ek olarak 1 yaşına kadar gündüzleri de 2-3 kez kısa sürelerle uyudukları gözlenmektedir. Genellikle yeterli kabul edilen uyku süresi;
2-5 yaş için 13-15 saat,
6-8 yaş için 12 saat,
8-10 yaş için 11 saat ve 10 yaşından ergenlik dönemine kadar 10-11 saattir. Aslında, çocukluğun her evresinde gereğinden çok uyuma, yetersiz uyumadan daha iyidir.
Çocuğun sağlık durumu, ikinci önemli etkendir. Sağlıklı çocukların aynı yaştaki çelimsiz ve hastalıklı çocuklara oranla daha az uykuya gereksinimleri olacaktır.
Çocuk ve gençlerdeki uyku süresinin yetişkin ve yaşlılara oranla daha uzun olduğu, özellikle hızlı göz küresi hareketlerinin egemen olduğu EEG (elektroansefalogramda) desenkronizasyon ve rüya görülmesi karakteristikleriyle dikkati çeken REM uykusunun uzun sürdüğü görülür. Ergenin 7-8 saatlik uykusunun 1,5 saatini REM uykusunun, geri kalan süreyi de hızlı olmayan göz küresi hareketleriyle EEG dalgalarının senkronize olduğu NON-REM uykusunun oluşturduğu görülür. Yine, yeni doğan bebeğin ortalama uyku süresi olan 16-18 saatin hemen yarısı REM uykusunda geçer. REM uykusu ilk 3-5 ay süresince daha çok görülür ve tüm uykunun %40’ını kapsarken, yaşla azalır.
Isı ve Beden Temizliğinin Önemi
Çocuğun sağlıklı gelişiminde İbni Sina, ısı ve beden temizliğine de önem vererek şöyle der: ” Dikkat edilmesi gereken konulardan biri de, yeni doğmuş çocuğun mutedil (ılık) sıcaklığa sahip bir evde uyutulmasıdır.” Yeni-doğanın içinde bulunduğu ortamın çok sıcak ya da soğuk olmaması gereklidir.
Yine İbni Sina’ya göre, ” Çocuğun mutedil mizaçlı ve dengeli, sağlıklı bir bünyeye sahip olabilmesinin ilk şartı, beden temizliğidir. Bu nedenle bir çocuk uykudan kalktığı zaman onu önce yıkamak gerekir. Çocuğun yaz mevsiminde mutedil (ılık) suyla, kışın da kaynar olmayan sıcak suyla yıkanması icap eder. Çocuğun banyo yapacağı en iyi vakit, en uzun uykusundan (yani, gece uykusundan) sonradır. Hatta çocuğun günde iki veya üç defa yıkanması da caizdir… Çocuğu yıkarken onu sağ elle tutup, sol kol üzerinde sırt üstü yatırılmalıdır. Yıkama sonrasında çocuğun sırtını, ayaklarını ve başını yumuşak hareketlerle ve incitmeden ovalamak lazımdır. Yıkadıktan sonraysa, onu yumuşak bir havluya sarmalı ve öne yüzükoyun yatırıp sırtını ovalamalı, sonra da sırtüstü yatırıp göğsünü ovalamalıdır. En sonunda da burnuna tatlı (asitsiz) zeytinyağı damlatmalıdır ki, bu, onun gözlerini ve göz tabakalarını temizlemeyen yarayacaktır.” (2)
(2) Keklik, N., a.g.e.