0

Erken Doğumun Bebeğin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

erken doğan bebek ile ilgili görsel sonucu

Gebeliğin 37.haftasından önce doğan bebekler “prematüre” olarak adlandırılırlar. Artık Günümüzde 23 haftalık, 500 gramdan daha küçük doğmuş bebekler bile “yeni-doğan” yoğun bakım servislerinde yaşatılabilmektedir. Günümüzde yaşayan her 100 bebekten yaklaşık 10-15’i prematüredir. Bu gelişme ile prematüre bebeklerin yaşamaya devam etme oranı arttıkça, prematüre doğuma bağlı olarak görülebilen sorunlar sıklaşmaktadır.

erken doğum ile ilgili görsel sonucu

Prematürelerde solunum ve dolaşım sorunları ve bunlara bağlı olarak beyin dokusunun zarar görmesi olasılığı daha yüksektir. Öte yandan, yetersiz karaciğer işlevleri nedeniyle bilirubin düzeyleri çok yüksek değerlere ulaşabilir ve yüksek bilirubin düzeyine bağlı olarak beyin dokusu zarar görebilir. Beslenme sorunları ve buna bağlı gelişme gerilikleri görülebilir. İşitme ve görme sorunları daha sık gelişir. K vitamini eksikliğine bağlı kafa içi kanamalar da önemli bir sorun olabilir. Kan dokusuna mikropların karışması ve diğer enfeksiyonlar daha sık görülür. Yoğun bakımdaki tedavi ve gözlem 2-3 ay sürebilir. Bu süreçte anne babalar bebeklerini kaydetme korkusunu yoğun bir şekilde yaşarlar. Hastane ortamında bulunmaları gerektiğinden fiziksel ve ruhsal zorlanma, yüksek sağlık giderleri nedeniyle ekonomik sorunlar, annenin gebelik sonrası yaşadığı hormonal ve psikiyatrik değişimler ve benzeri pek çok stres etmeni ile yüzleşmek durumunda kalırlar.

Prematürelerde erken dönemde görülebilen biyolojik risk faktörlerinin yanı sıra, prematüre doğum çeşitli davranışsal risk faktörlerini de beraberinde getirir. Özellikle nörolojik hasar yaşayan bebeklerde davranış sorunları üç kat daha sık görülür. (Minde, 2000). İlk dönemlerde düşük hareketlilik düzeyi olan prematüre bebeklerin 1-2 yaşlarından itibaren aşırı hareketli olmaya doğru geçiş gösterdikleri bildirilmektedir.(Minde, 2000)

0

Doğum ile 9. Ay Arası Gelişim Özeti

Herkese merhaba !

Size özet şeklinde bir tablo hazırlayacağım demiştim. Bu özette 0-3 yaş dönemindeki gelişim basamakları yer alacaktı ama uzun olması sebebiyle 0-9 ay arası gelişim özetini şimdi verip daha sonra basamak basamak ilerlemeye karar verdim. İnşallah bu bilgilerin yararı olacaktır. Hepinize iyi okumalar. 🙂

Bu tablolarda yer alan bilgiler bebeklerin çeşitli gelişim parametreleri açısından sağlıklı bir gelişim süreci içinde olup olmadığını incelemek için fikir vermektedir. Her bir çocuğun gelişimsel olarak normal sınırlar içinde de farklılıklar gösterebileceği unutulmamalıdır. Bir gelişim bozukluğundan söz edebilmek için ayrıntılı klinik değerlendirmeler gerekli olmaktadır.

ssoobbsob

hh

0

Çocuk Psikolojisi

Kişinin kendisi ve çevresi ile olumlu ya da olumsuz ilişkilerinin bütününe ruh sağlığı diyoruz. Ruh sağlığı bütün duygusal durumumuzu kapsar. Hissettiklerimiz ile yaşadıklarımız arasındaki uyum, mutluluk derecemizi belirler.

                                                               

Çocuklar eğitime anne karnında başlar demiştik. Annenin hamileliği ve kalıtım burada da devreye girer ve çocuğun ruh sağlığını etkiler. Gergin hamilelik geçiren annelerin bebekleri genelde gergin doğar ve sorunlu yaşam sürerler. Bu yüzden, hamilelik sırasında annenin bol bol dinlenmesi, rahat, huzurlu olması, ezgileri yumuşak müzik dinlemesi önerilir.

Çocuklar yetişkinlerden farklı ruh hallerine sahiptirler. Bu farkların bilinmesi çocuğa, doğru davranışı sergilemeyi ve gelişimine olumlu katkı sağlayacaktır.

Çocuklar yetişkinlerden farklı hissederler, hissettiklerine farklı tepkiler verirler.

Duyguları inişli çıkışlıdır.  Bir duygu modundan diğerine çok hızlı geçiş yapabilirler. Hiç susmayacakmış gibi ağlarken, eline ilginç bir nesne verdiğinizde susabilirler ya da katıla katıla gülerken, herhangi bir nedenden ötürü ağlamaya başlayabilirler. Bu onların yapmacık olmalarından değil, duygular arası geçişleri hızlı yapabilmelerinden, ilgi sürelerinin kısa olmasından, hissettiklerini beden dili ile ifade yeteneklerinin gelişmiş olması gibi sebeplerden kaynaklanır.

Çocuklar duygularını ve isteklerini dizginlemeyi bilmezler.

Yer ve koşul gözetmeksizin istediklerinin anında yapılmasını isterler. Alış-veriş merkezlerinde, sokaklarda kendini yerden yere atan, yerlerde yuvarlanarak ağlayan çocuklara ve çaresiz annelere rastlarız. Bu durum çocuğun isteklerine hükmedememesinden kaynaklanır. Elbette zaman içerisinde yürümeyi, koşmayı öğrenmesi gibi, bu bencil tavırların şiddeti de yaş ilerledikçe, ebeveynin olumlu tutumlarıyla orantılı olarak azalır.

Çocuklar yalan söylemezler.

Duygu, düşünce, rüya, hayallerini belli bir yaşa kadar gerçek zannedip, inanarak anlatırlar. Abartılı dünyalarında bu onların yalancı olduklarını değil, henüz gerçekle hayali ayırt edemediklerini gösterir. Mecaz anlamları da anlayamazlar Bu yüzden çocukla olabildiğince yalın konuşmak gerekir.

Çocuklar abartılı duygular yaşarlar.

Çok hızlı değişebilmesine rağmen duygularını abartılı yaşarlar. Örneğin, yuvaya ilk defa başlayan çocuk, eğer uygun açıklama yapılmamışsa anne babası gittikten sonra, çoğu zaman bir daha gelmeyecekleri korkusunu yaşar. Bu nedenle anne babalardan ayrılmak istemezler.

Küçük çocuklarda canlı cansız ayrımı yoktur. 

Hepimiz tanık olmuşuzdur. Yürürken masaya çarpıp düşen çocuk, onun düşmesine sebep olduğu için masayı döver. Elinde oyuncağı olan çocuğa, çoğu zaman oyuncağı ile konuşurken, yatarken rastlayabiliriz. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi çocuklarda belli yaşlara kadar canlı cansız ayrımı yoktur. Etrafındaki her nesneyi canlı zanneder. Bu durumu animizm yani canlandırmacılık olarak adlandırabiliriz.

Çocuklar güçsüzdür.

Çocuklar, ebeveynlerine bakılıp, beslenmenin dışında da ihtiyaç duyarlar. Yedirilip, içirilmek kadar sevilmeye de muhtaçtırlar. Onlarla konuşmak, oynamak, dokunmak gerekir. Her yönden ebeveynlerine bağımlı ve savunmasızdırlar. Bu gibi pek çok özelliğe sahip çocukların özelliklerini ve yaklaşım tarzını bilmek gelişimlerine destek olmak adına büyük önem taşır. Çocuğun sahip olduğu tüm gelişimsel özellikler ailenin mirasıdır. Çocuğun kaşının gözünün rengi kadar, huyu, mizacı da ailesinden edindiği özellikleridir.

Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu anne baba vardır.

Çocuk, kalıtımla getirdiği ailesel özelliklerin ve ona savunulan yaşantının aynasıdır. Çocuğunuzun istediğiniz gibi davranışlar kazanmasını istiyorsanız, davranışları önce sizin sergilemeniz gerekir, çünkü çocuklar taklit ederek öğrenirler. Yemesi, içmesi, oturması, kalkması, konuşmasını ebeveyne benzeyen çocuğun davranışsal özellikleri de rastlantı değildir. Bu nedenle olmasını arzuladığınız davranışları, mutlaka sizin de sergilemeniz gerekir. Rejim yapan annenin çocuğunun yemeye isteksiz olması, çocuğun suçu değildir. Gördüğünü uygulayarak öğrenme yaşantısını zenginleştiren çocuğun ebeveyni, öğretmeni, ilk sevgilisi her zaman ailesidir. Bu nedenle anne baba olmaya karar vermeden önce eşlerin rastlantısal yollarla değil, formal eğitimden geçerek anne baba olmaları gerekir. Nasıl ki yeni bir işe başlarken iş ile ilgili eğitim alınıyorsa, çocukta bir iş olarak görülmeli ve ona hazırlık için eğitim alınmalıdır. Çocukların kendilerine özgü nitelikleri vardır. Varolan problemlerini anlayabilmek, çözümüne yardımcı olabilmek için çocuğun yapısını, psikolojisini bilmek onu tanımak gerekir. Özellikle çocukların bulunduğu ortamda bulunun ya da çocuk sahibi olan kişilerin çocuk psikolojisi hakkında bilgi sahini olması gerekir. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını, hislerini bilip ona göre hareket etmeleri gerek çocuk gerekse yetişkin açısından oldukça önemlidir. Bu konuda edinilecek bilgiler, hem çocuğun sağlıklı gelişimini hemde ebeveynlerin çileden çıkmadan çocuk yetiştirmelerini mümkün kılacaktır.

0

Anne Baba Olmanın Yolları

 

  • Bütün acıyan yerleri öpün.
  • Parklara çocuğunuzla gidip beraber sallanın.
  • Anne ve babaların da hata yapabileceğini gösterin, yeri geldiğinde ondan özür dileyin. Çocuğunuzun, yanınızda olmadığı anlarda onu ne kadar sevdiğinizi, özlediğinizi açıkça belirtin.
  • Çocuğunuzu bir meyve, sebze bahçesine götürüp, meyveleri ya da sebzeleri kendisinin kopartmasına izin verin, bunun yanında meyve, sebzelerin ne şekilde büyüdüklerini, hangi ağaçlara sahip olduklarını gösterin.
  • Birlikte gazete, dergi okumaya çalışın, eğer okuyacak düzeydeyse bırakın onun komik okumasıyla zevk almaya çalışın.
  • Eğer koşmaktan zevk alıyorsanız, onun yanınızda bisikletle eşlik etmesine izin verin.
  • Ben sana demiştim demek yerine, olmadığına üzüldüm canım ya da biliyorum bu senin için çok zor tatlım gibi sözler söyleyin. Çocuğunuzun yaptığı resimleri, karalamaları duvara yapıştırın ya da çerçeveye koyup odasına koyun.
  • Çocuğunuzu aile içindeki haberlere, olaylara yakın tutmaya çalışın böylece çocuğunuz kendisini bu ailenin parçası olarak hissedecek, ileride sizinle olayları paylaşmakta zorlanmayacak.
  • Çocuğunuzu duygularını söylemesine alıştırmak için onu devamlı destekleyerek yanıt verin. Mesela, onun teşekkür etmesi gerektiğinde, siz öne atılıp, ikimiz birden size teşekkür ediyoruz deyin.
  • Çocuğunuzla birlikte mutfakta beraber pizza, makarna, sandviç gibi pratik şeyler hazırlayın, sonra da oturup birlikte yiyin.
  • Çocuklarınızla oynarken, eğitimli olmalarına da dikkat edin.
  • Çocuğunuzun odasını onun seçeceği renklere ve dekorasyona göre olmasına dikkat edim, eğer özel bir oda hazırlayamayacaksanız, onun istediği renk, biçimde olması gibi ufak detaylarla onun olduğunu hissini verebilirsiniz.
  • Çocuğunuz için, yılda bir kere olmak üzere, güzel bir doğum günü hazırlayın. Birlikte oturup film izleyin.
  • Çocuğunuzla birlikte bir vazoya çiçek yerleştirin, birlikte renklerine ve çiçek çeşitlerine göre bir düzen yapın.
  • Çocuğunuzun iyi bir insan olmasına yardımcı olun. ( Teşekkür ederim, beni rahatsız etmeden telefon konuşması yaptığın için, gibi.)
  • Çocuğunuz için çocuk dergilerine üye olun.
  • Onun resim yapmasına, oyun oynaması için bir kutuda boya kalemi, kağıdı, uhu, çocuklar için özel makas bulunduran bir kutu hazırlayın.
  • Çocuğunuzun arkadaşlarını eve özel olarak çağırıp, onlar için kurabiye, meyve suyu hazırlayıp, onlara güzel çocuk filmleri koyup güzel bir zaman geçirmesini sağlayın.
  • Çocuğunuza asla tutamayacağınız sözlerde, vaatlerde bulunmayın, söz verirseniz mutlaka yerine getirmeye çalışın.
  • Özel günlerin önemini birlikte karşılayın, sizin doğum gününüz, onun doğum günü, bayramlar, bu gibi özel günlerin beklemesine yardımcı olur.

Vicki Lansky

0

Ergenlik Dönemi

ERGENLİK DÖNEMİNİN GENEL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

Ergenlik dönemi, birçok aile için sıkıntılıdır. Çocukların, ebeveynin her söylediğini yaptığı, onlara şartsız bağlı kaldığı, söz dinlediği çocukluk dönemi sona ermiştir. Onlar, artık, bağımsızlık ve özgürlük için taleplerde bulunmaya başlamıştır. Son derece doğal olan bu süreç, yanlış yaklaşımlarla hem aile hem de ergen için kâbusa dönüşebiliyor. Aile içi çatışmalar, intiharlar, evden kaçmalar, kötü alışkanlıklar en çok bu dönemde ortaya çıkıyor. Oysaki ergenin hangi yaşta nasıl bir değişim ve ruh hali içerisinde olduğunu bilmek, bu dönemin sorunsuz atlatılmasını sağlıyor. Npistanbul Etiler Polikliniği’nden ergen psikologu Orhan Gümüşel, gencin yaşadığı fiziksel ve duygusal değişimin bilinmesi durumunda hem ebeveyn hem de ergen için bu dönemin sakin ve huzurlu bir biçimde geçeceğini söylüyor.
Ergen geçirdiği fiziksel değişim ve kimlik sorgulamalarıyla baş etmeye çalışırken, bir yandan da hormonal değişikliklere bağlı olarak, kimsenin, özellikle de anne-babanın kendisini anlamadığını düşünür. Gümüşel, “Ergen, ailenin yönlendirmeleri ve uyarılarına karşılık olarak tepkisel davranışlar gösterir. Öfkelidir, sürekli tutum değiştirir, aynı olaya farklı tepki verebilir, çabuk değişir. Aile de bu tepkileri karşı gelme, söz dinlememe olarak algılar ve çatışmalar başlar. Oysaki ebeveyn, öncelikle ‘Çocuğum değişiyor’ düşüncesi yerine ‘çocuğum büyüyor ve gelişiyor’ fikrini benimsemeli.” diyor.

Gümüşel, anne-babanın, ergenin ayrı birer kişilik olduğunu kabul etmesi ve kendi kimliklerini ortaya koymasına izin vermesi gerektiğini ifade ediyor. Gümüşel’e göre ebeveyn, ergenin hangi yaşta nasıl bir davranış sergileyeceğini bilirse bu zor süreçte sorunlar azalacaktır. Çünkü gencin erken ergenlik (12-14) aşamasındaki tutumu ile 18-21 yaşları arasındaki geç ergenlik dönemindeki davranışları aynı değildir.

Ergen hangi yaşta nasıl davranır?

11-13 yaş: Ergen, eski arkadaşlarından ayrılır, önceden zevk aldığı bazı faaliyetleri terk eder, söz dinlemez. Kızlarda hareketsizlik, huzursuzluk ve kararsızlık göze çarpar. Hiçbir şeyi beğenmezler, pasif ve tembeldirler. Erkek çocuklar ise kızların tersine, oyun faaliyetlerinde aşırı derecede kuvvet ve enerji sarf ederler. Ama bazen kız çocuklarında da erkek çocukların özelliğine benzer davranışlara rastlanır. 11-14 yaş arasında özellikle kızlar birbirlerine aşırı bağlıdır. Arkadaşlarına uyarlar, arkadaşının yediğinin, giydiğinin aynısını yemek ve giymek ister. Erkeklerde ise liderlik,spor faaliyetlerindeki üstünlükle ölçülür.

14 yaş:
13 yaşında iken kendilerinde hâkim olan durgunluk ve ürkeklikten sıyrılarak, dışa dönük bir özellik gösterirler. Aile içinde gülerek, konuşarak aktif faaliyette bulunurlar, pek çok şeyi eleştirirler. Ebeveyn, ergenden istediklerinin onun yararına olduğunu hissettirmeli. 14 yaş ergeni mutluluk psikolojisi içindedir ve kendine güvenir. Gencin yeni oluşan bu güven duygusu içinde olduğu bilinerek ona göre yaklaşılmalı, sorularına sorularla cevap vererek doğruyu bulması sağlanmalıdır.

15 yaş: Karmaşık bir dönemdir. Kendisini anlamak isterken başkalarının da kendisini anlamasını bekler. 15 yaş genci giderek donuklaşmakta, 14 yaşın tersine pek çok şeye kayıtsız tavırlar sergilemektedir. Ancak grup içi ilişkilerden hoşlanır, değişik konu ve tartışmalarda kendisini göstermek onu mutlu eder. Ergen, ebeveyn ve diğer büyüklerden kopma durumundadır. Aile toplantılarına, ailece düzenlenen piknik ve gezintilere katılmayı istemez. Bir yerlere zorunlu gidiyorsa da ‘bunlarla beraber değilim’ dercesine geriden yürür. Bu kopuşlar, kendi bağımsızlığı ve kişiliğini bulma yolunda atılan adımlardır. Ebeveyn, ergenin kapıyı vurup çıkması ve eleştirel yaklaşımından dolayı telaşa kapılmamalı. Onları ciddiye alın, başkaldırmalarına büyük tepki göstermemekle bu dönem kolaylıkla aşılabilir.

16 yaş:
Genç, psikolojik bocalamalardan kurtulur. Kendini daha iyi yönetebilmekte, duygusal açıdan düzene kavuşmaktadır. İçe kapanıklık, hırçınlık yok olur. Anne-babayla daha önceki yıllarda çatışma söz konusu olan problemlere, yumuşak bir yaklaşım gösterir ve ilişkiler düzelir. Fazla alınganlıktan sıyrılmıştır ve gereksiz endişelere kapılmaz.

ERGENLİĞİN TANIMI

 Delikanlılık dönemi,
 Buluğ çağı, diye adlandırılır,
 Gençlik çağı,
 Genç kızlık,

Ergenlik;
 Toplumdan topluma,
 Devirden devire,
 Kişiden kişiye,
 Farklı özellikler gösterir.
 Aynı toplumun çeşitli kesimlerinde bile bu farklılıklar söz konusudur.

Zamanı farklı olsa da herkes ergenliği yaşar.

 İnsanın içinde fırtınaların koptuğu,
 Sosyal,
 Psikolojik,
 Fiziksel değişimlerin bir arada yaşandığı,
 Çocuklukla erişkinlik arasında yer alan,
 Hızlı bir büyüme, gelişme ve olgunlaşmanın olduğu,
 Gelecekteki yaşantıyı belirleyen dönem olarak tanımlayabiliriz.

Çocuklar sadece büyürler, Ergenler ise hem büyürler hem değişirler.
Ergenlik; ikinci doğum olarak da adlandırılır.

Ergen;
Yardımseverlik  Bencillik
Uyum  Uyumsuzluk
Çocukluk  Ciddiyet
Neşe  Keder
İsyan Etme  Boyun Eğme
İten  İsteyen
Reddeden  Bekleyen

ERGENLİK DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

 Büyüme ve değişim evresidir.
 Yeni arayışlar içinde olduğu bir çağdır. Kendini aramaktadır. Kendi kişiliğine çeki düzen vermeye çalışır.
 Cinsel uyanışla birlikte yeni ruhsal özellikler ve davranışlar kendini gösterir.
 Zor beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç olur.
 Duyguları hızlı bir iniş çıkış gösterir.
 Çabuk sevinir çabuk üzülür,
 Çabuk sinirlenir,
 Olur olmaz şeyleri sorun yapar.
 Tepkileri önceden kestirilemez olur.
 Derslere ilgisi azalmış, çalışma düzeni bozulmuştur.
 İstekleri artmıştır.
 Kendisine tanınan hakları yetersiz bulur.
 Ana babanın uyarılarına birden tepki gösterir, ters yanıtlar verir. Bağımsızlık çağıdır.
 Evde pek durmak istemez.
 Dönüş saatine aldırmaz.
 Yemeğe geç kalır.
 Gece dışarı çıkmak ister.
 Evde oturmak ona işkence gibi gelir.
 Ana-babasını eleştirir.
 Öğütlerle davranışlar arasındaki tutarsızlığı yüze vurur.
 Ana-babasının hoşuna gitmeyecek davranışlarda bulunur.
 Ana- babasına karşı çıkmış olmak için karşı çıkar.
 Saçma olsa da bazı fikirleri savunmaktan zevk alır.
 Dağınık ve savruk olur.
 Sık sık bir şeyler devirip kırar, sakarlardır.
 Oburlaşır, durmadan bir şeyler atıştırırlar.
 Kendisini arkadaşlarıyla karşılaştırır, gruplaşmalar olur.
 Ana, babasından değişik olma çabası onu boşluğa itmiştir. Bu boşluğu arkadaşlarıyla doldurmak ister.
 Argo konuşur, kendine dert ortağı ve sırdaş seçer.
 Hayranlık ve tutkuların bol olduğu dönemdir
 İlgileri artmış gelgeç hevesleri çoğalmıştır.
 İdealler geliştirir, kendilerine bir rol-model seçerler- (öğretmen, sporcu, bir şarkıcı gibi.)
 Grup dışına itilmemek için kendisine aykırı davranışlarda bulunur.
 Kahramanlarına yada idollerine benzemek isterler, odasına, eşyalarına duvarlara astığı renkli resimlere ve posterlere karışılmasını istemez.
 Gürültülü müziğe bayılır.
 Arkadaşlarıyla gizli konuşmaları ve fısıldaşmaları olur
 resimlerini, posterlerini asar.
 Odası varsa saatlerce odasına kapanır, hatta kapısını kilitli tutmaya özen gösterir.
 Günlük tutmaya başlar.
 Şiir ve öykü yazmaya özenir.
 Toplumsal olaylara ve politikaya ilgi artar.
 Kulaktan dolma ya da ödünç alınmış düşünceler savunulur.
 Büyüklerle tartışmaya girişir.
 Özet düşüncelere sahip olurlar.
 Gizliliğe önem verir.
 Kendinden habersiz yazdıklarının okunmasına büyük tepkiler gösterir.
 Hayran olduğu kişilere fanatiklik derecesinde bağlanır.

ERGENLİK DÖNEMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI

Fiziksel-Cinsel Gelişim,
Zihinsel Gelişim,
Sosyal Gelişim,
Duygusal-Ruhsal Gelişim.

FİZİKSEL-CİNSEL GELİŞİM

Kızlarda Fiziksel Gelişim ve Değişim;
Kızlar; erkeklerden önce gelişmeye başlar (yaklaşık 2 yıl önce) .kızların ergenliğe giriş yaşı 10-13 yaşlar arasındadır. Birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve olgundurlar .16-18 yaşlarına kadar ve yılda 9 cm uzayabilirler. Ergenlik süresince kilo ortalama 16 kg artabilir. Kızların bedenindeki değişimler östrojen hormonunun etkisiyle gerçekleşir.
 Ergenlik göğüslerin büyümesi ile başlar.( 10-11 yaşında )
 Bir göğüs diğerinden daha büyük olabilir. (normallik kaygısı)
 Heyecanlanıp, utanabilirler.
 Kambur durabilirler
 Duruş bozuklukları ortaya çıkabilir.
 Kol altlarında,
 Bacakların üzerinde,
 Genital bölgede kıllanma başlar.
Temizlik malzemelerini asla arkadaşları veya aileden birisiyle paylaşmamalı.
 Kalçalar genişler,
 Bel daralır.
 Karın, kalça ve bacak bölgelerinde yağ depolanmaya başlar.
Kolları, bacakları, elleri ve ayakları vücudun geri kalan kısımlarına göre daha hızlı büyüyecektir, bu organlar daha uzun olabilir.
Vücudun geri kalan kısımları kol ve bacaklardaki büyümeyi yakalayıncaya kadar kendini biraz biçimsiz hissedebilir.
 Deri daha yağlı hale gelir
 Daha çok terler,
 Ter bezleri büyümeye başlar,
 Yüzünde sivilceler olur (hormonların yükselmesine bağlı olarak )
Menstürasyon (adet kanaması);
 10-16 yaş arasında başlayabilir.
 Genellikle ilk yıllarda düzensiz kanamalar olur.
 Bir süre sonra düzene girecektir.
 Bazı genç kızların adet kanaması diğerlerinden daha ağır olabilir
Şikayetler;
 Kramplar,
 Karında gaz birikmesi,
 Göğüslerde hassasiyet veya şişkinlik,
 Baş ağrısı,
 Duygusal değişiklikler ,
 Depresyon.
Bu dönemde; Spor, banyo gibi normal aktivitelerden vazgeçilmemelidir.

Erkeklerde ergenlik

Ergenlik belirtileri erkeklerde ortalama 13-15 yaşlarında başlar.
 Boy,yılda ortalama 10,5 cm uzar. 18-20 yaşlarına kadar sürer.
 Kilo, ergenlik dönemi süresince ortalama, 20 kg artar
 Erkeklerin bedenindeki değişimler testesteron hormonunun etkisiyle gerçekleşir
 Genital kıllanma, penis boyutlarında büyüme, kas gelişimi ve daha geç dönemde sakal ve bıyık bölgesinde kıllanma ile sürer.
 Kolları, bacakları, elleri ve ayakları vücudunun geri kalan bölümlerinden daha hızlı büyür.
 Boğuk bir sese sahip olur. Bu durum sesinde çatallaşmaya yol açabilir. Zamanla sesindeki çatallaşma durur ve bir süre sonra normal bir sese sahip olur.
 Koltuk altlarında,
 Bacaklarında,yüzünde,
 Penisinin çevresinde,
 Göğüs bölgesinde kıllanma olur.
 Deri, ergenlikle birlikte daha yağlı hale gelir ve daha çok terler, çünkü ter bezleri de büyümeye başlamıştır. Vücut sık sık yıkanmalıdır. Penis, daha sık sertleşmeye başlar. Çoğu penis boyutlarıyla ilgilenir. Testisler sperm üretmeye başlar, böylece ereksiyon sonrasında “boşalma” olur.

ZİHİNSEL GELİŞİM

Zihinsel gelişme, ergenlik dönemi boyunca hızla gelişir; 15-16 yaşlarında doruğa ulaşır. Daha sonra yavaşlayarak 20 yaşına kadar gelişimi devam eder.

Gencin, ailesi ve yetiştiği ortam ile zihinsel gelişim arasında sıkı bir bağlantı vardır.

Zeka, tek başına kişiliği belirleyen bir etken değildir. Ancak zeka ile belli kişilik özellikleri arasıda sıkı bir bağ vardır.

Soyut düşünebilme, kolay genellemeler yapma ve daha çabuk sorun çözebilme gibi özellikler kişinin davranışını daha gerçekçi, daha olgun kılmaktadır.

Zihinsel gelişim ile genç, çevresiyle etkileşimini arttırmakta, özümsediği yeni kavramları yeni durumlara uygulamakta, uyum yapmaktadır.

Genç, deneyimine ve algılamasına bağlı olmaksızın mantıklı düşünce ilkelerini kullanarak muhakeme yapabilir, genellemelere gidebilir, sonuçlara varabilir.

Kızlar sözel ifade ve dil gelişimi bakımından daha ileridirler. Erkekler, sayısal alanda daha başarılı olurlar.

SOSYAL GELİŞİM

 Çocuk bedeni gelişirken, çocuksu davranışlar yerini daha olgun tutum ve davranışlara bırakır.
 Çevreden gelen etkiler ve baskılarla ergen çocuksu davranışlarını bırakacak, yetişkinlere yaraşır davranışlara adım atacaktır.
 Çabuk kurulan ve bozulan ilişkiler,
 Kolay etkilenme,
 Toplum içinde sivrilme,
 İlgi çekme,
 Rol sahibi olma çabası içindedir.
Toplumda saygınlık kazanmaya ve statü sahibi olmaya gereksinim duyar.

Gelecekle İlgili Problemler;

Erkeklerde daha fazla görülürken, aile ilişkileri, toplumsal ilişkiler, arkadaş seçimi, doğru hareket etme gibi problemler kız ergenlerde daha çok görülür.
 Bazen bebeksi ve çocuksu davranır,
 Bazen de bebek olmadığına tüm dünyayı inandırmak istercesine aşırı bağımsızlığı dener.
 Özellikle sıkıntılı olduğu zamanlarda çocukça davranışlar görülür.

Ailede Sosyal Gelişim;
Ergenlik; kişinin kimlik, kişilik oluşturmaya başladığı ve aileden bağımsız olma düşüncesinin kazanıldığı dönemdir.
Aile ilişkilerinde; kendine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, ailesinin en ufak eleştirilerine büyük tepkiler verir.

Aile İlişkilerinde;
 Keskin birer gözlemcidir.
 Acımasız birer eleştirmen olurlar.
 Ana-babasının düşüncelerini eskimiş bulurlar,
 Anne-babanın mükemmel olmadığını görür,
 Hiçbir şeyi beğenmez,
 Sürekli şikayet edecek bir şeyler bulur.
 Eve istedikleri zaman girip çıkmak isterler.
 Ev dışında daha fazla vakit geçirirler.
 Boş vermişlik içine girerler.
 Ana-babasının beğenileriyle alay ederler.
 Anne-babaya karşı olan olumlu duygularını daha az göstermeye başlarlar.
 Aileyle fikirsel olarak çatışırlar.
 Geç saatlere kadar oturma isteği vardır.
 Hem insanlardan kaçar, yalnızlığı sever, hem de büyük bir istekle toplum içine girmek ister.

Arkadaşlık İlişkilerinde;
 Arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir.
 Kendi aralarında arkadaş grupları vardır.
 İlgilerini ve giyim tarzını arkadaş grubuna göre ayarlarlar,
 Aynı cinsiyetteki yakın arkadaşlarla birlikte olmak ister.
 Erkekler aralarında cinsellik ve kızlar hakkında daha fazla konuşurlar.
 Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir.
 Kızların grupları daha küçüktür, ancak ilişkiler daha sıkıdır.
Aile içinde geçimsizlik yada şiddet varsa, ergenler arkadaş grupları yerine çeteleşmeye yönelirler.
 Ergenliğin ortalarına doğru karşı cinse olan ilgi artar.
 Ergen karşı cinsin dikkatini çekmek için dış görünüşüne dikkat eder.
 En sevdiği arkadaşı başka biriyle arkadaşlık ederse kırılır.
 Bir yandan başarılı olmak, beğenilmek ister, diğer yandan başarılı olduğunda arkadaşları arasında, alay edileceği endişesine kapılır.
 Onura ve başarıya paradan çok değer verir.
 Bir an bile düşünmeden kendini ortaya atabilir.
 Bir lidere körü körüne bağlanabilir, bir yandan da bütün liderlere ve yetişkinlere karşı çıkar.
 Bağımlı olabilir.
 Düşüncelerinin ve değerlerinin önemsenmesini ister.
 “Kimse beni anlamıyor” düşüncesi yaygındır.
 Eli açık ve iyilik severdir,
 Çabuk güvenir ve bağlanır,

DUYGUSAL-RUHSAL GELİŞİM

 Kızlar erkeklere göre daha belirsiz ve silik özellikler taşırlar.
 Yaşça büyük erkeklere ilgi duyarlar. Çünkü erken gelişmiş ve olgunlaşmışlardır.
 Romantik aşkla ilgilidirler.
 Konuşkandırlar fakat bu iletişim kurmaya yönelik değildir.
 Olur olmaz şeylere gülme eğilimindedirler.
 Ayna karşısında daha fazla zaman harcarlar.
 Karşıtlıkları ve dengesizlikleri vardır
 Kendini tanıma yolunda büyük bir çaba harcamak zorunda kalır. “bağımsız beni” ortaya koyma çabasındadır.
 Çok kısa aralıklarla aşırı hareketli ve aşırı durgun olabilir.
 Arkadaşlar arasında adı geçen ya da benzemek istediği kişilerin üzerinde görülen giysiler ve markalar öne çıkar
 İlgi duyduğu konular ve nesnelere ilişkin aşırı dikkat ve titizlik söz konusudur
 Kendine güven ve güvensizlik çatışmaları yaşar.
 Son derece hassas ve kırılgan olurlar.
 Saldırgandır, gürültücüdür,
 Çok değişkendirler, istekleri gelip-geçicidir.
 Son derece bencil ve fedakâr olabilir.

ERGENLİĞİN SONLANMASI

 Dengeliliğin artması,
 Problemleri karşılama yöntemleri,
 Yetişkinlerin müdahalelerinde azalma,
 Duygusal sakinliğin artması,
 Gerçekçiliğin artması,
 Evlilik ve aile hayatına hazırlanması,
 Bilimsel bir dünyaya ayak uyduracak değerleri, geliştirmesi,
 Kişinin kendi fizik yapısını, erkek ya da kadın cinsel rolünü kabul etmesi, bu role uygun davranış geliştirmesi.
 Ana babasından ve diğer yetişkinlerden duygusal olarak kopup bağımsızlığını kazanması,
 Olgunluk sembollerine karşı ilgi,
 Topluma karşı sorumlu bir davranış kazanmayı istemek ve buna ulaşmak,
 Bir meslek seçebilmesi,
 Toplumsal yetişkin bir birey olabilmek için gerekli bilgi ve yetenekleri kazanması,
 Duygusal bağımsızlığı kazanma ve kendisi ile ilgili önemli kararları kendi başına verebilmesi,
 Arkadaş ilişkilerinde kabul görmesi,
 Arkadaşlık becerileri, işbirliği, liderlik yeteneklerini geliştirebilmesi,
 Çatışan değerleri uzlaştırma ve kendi yaşına özgü bir yaşam felsefesi geliştirebilmesi,

ERGENLİK DÖNEMİNİN KAYGILARI

SAĞLIKLA İLGİLİ KAYGILAR

 Yeterli uyuyamamak.
 Gevşeyip rahatlayamamak.
 Sakar ve beceriksiz olmak.
 Güzel yada yakışıklı olmamak.
 Sinirli ve gergin olmak.
 Çok uzun yada çok kısa olmak.
 Çok zayıf yada çok şişman olmak.
 Bulantısı olmak.
 Cinsel gelişme kaygıları olmak.

KİŞİLİK İLE İLGİLİ KAYGILAR

 Kendini aşağı görmek.
 Kendine güveni olmamak.
 Sık sık öfkeye kapılmak.
 Küçük şeylere üzülmek.
 Olayları çok ciddiye almak.
 Çok hayal kurmak.

AİLE VE EV İLE İLGİLİ KAYGILAR

 Kendisine ait bir odası olmamak.
 Özel konuları anne-baba ile konuşamamak.
 Çocuk yerine konmak.
 Anne-babaya karşılık vermek.
 Özgürlüğünün çok az olması.
 Anne-babayı arkadaş gibi görmeme.
 Anne-babanın kendisinden çok şey beklemesi.
 Anne-babanın arkadaş seçimine karışması.
 Cinsel konuları ve sorunları anne-baba ile konuşamamak.
 Eve belli saatlerde dönmek zorunda olmak.
 Yeterli harçlık alamamak.

TOPLUM İÇİNDEKİ DURUMU İLE İLGİLİ KAYGILAR

 Topluluk içinde yanlış anlaşılmak.
 Yeni insanlarla tanışma, tanışılanlarla rahat konuşamama.
 Çok az arkadaşı olmak.
 Daha çok popüler olmayı istemek.
 Yeni arkadaşlıklar kuramamak.

KIZ-ERKEK ARKADAŞLIĞI İLE İLGİLİ KAYGILAR

 Karşı cinsten bir arkadaşı olmamak.
 Çıkma olayında nasıl davranacağını bilmemek.
 Çıkma teklifini nasıl geri çevireceğini bilmemek.
 Hemen evlenmek istemek.

OKULLA İLGİLİ KAYGILAR

 Dikkatini toplayamamak.
 Çalışma yöntemlerini bilmemek.
 Zamanını iyi planlayamamak.
 Çok yavaş, çok ağır olmak.
 Çalışırken hayal kurmak.
 Zamanını boşa harcamak.
 Not tutmamak.
 Söz ve yazı ile kendini iyi ifade edememek.
 Sınav ve zayıf not alma kaygısı.
 Sınıf ve topluluk önünde konuşma korkusu.

DİN VE AHLAK KONULARINDAKİ KAYGILAR

 Ölüm korkusu.
 Dini konularda daha çok bilgi istemek.
 Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmemek.
 Irk ayrılığı ve ırkçılık.

 

ERGENLİK DÖNEMİYLE BAŞ ETME

Ana baba olarak temel görevimiz, çocuklarımızı bağımsız, verimli ve sorumlu bir şekilde yaşayabilecek duruma getirmek olmalıdır. Ailelerin;
Ergenlik dönemi ile baş etme hazırlıklarına erken başlaması, çocukları ve kendileri için en iyi yoldur.
Bebeklik döneminden itibaren sağlıklı, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı, tutarlı ilişkiyle yetişen gençlerde Ergenlik daha rahat yaşanır…

Çocuğun doğumundan itibaren ilişkiye zaman ayrılması sağlıklı iletişim için önemlidir. Bu konularda önceden bilgi sahibi olma, tıpkı aşı gibi koruyucu ve rahatlatıcı olur.

Sorunlara Yaklaşırken;
 Sorunlara ortaklaşa yaklaşınız.
 Diyalog kurmada istekli olunuz
 Diyaloğu siz başlatın.
 Objektif olun,
 Ergenin gözüyle görmeye çalışın.
 “ben senin yaşındayken” diye başlayan ve kendinizi öven konuşma biçiminden sakınmalısınız.
 Gerçekçi olmaya özel çaba sarf ediniz. Genç için yetişkinleri kendi yaşlarında ve sürekli çalışkan, başarılı, düşünceli, saygılı, anlayışlı, çok sevilen bir kişi olarak düşünmek oldukça zordur.

Disiplin Uygularken;
 Sınırları ve özgürlükleri hakkında çocuğunuza bilgi verin.
 Yaşlarına uygun,yeteri kadar özgürlük sağlamak, gelişmelerini olumlu yönde destekleyecektir.
 Onlara nefes alma imkanı tanıyın.
 Severken boğmayın.

Denetlerken;
 Sürekli denetim altında tutmayın. Bunu isteseniz de başaramazsınız.
 Kendisine güvendiğinizi samimi olarak ve davranışlarınızla gösteriniz.
 Yapacağı yanlış bir davranışın, her şeyden önce kendi kişiliğine saygısızlık olacağı konusunu işleyiniz.
 Oto kontrolün gelişmesi için ailede ve toplumda bazı sorumluluklar verin.

Görüşünü Alın;
Ailede herhangi bir sorun olduğunda gencin de görüşlerini alınız. Onu; aile içi sevinçlerden ve üzüntülerden ne kadar soyutlarsanız, o kadar yetişkinlikten uzaklaştırırsınız.

Sevginizi Gösterirken;
 Anlamı bilinen ve yerinde kullanılan “sevgi ilacı” gerçekten birçok sorunun çözümünde çok etkilidir.
 Sevginizi gizlemeyin.
 “içinden sevmek” şeklinde bir sevgi türü yoktur.
 Sevgi saydam olmalıdır.
 Sevgi ön şartlı ve koşullu olmaz
 Sevgi şartsız olduğu zaman anlam taşır.
 Sevgi ekmek, su ve hava gibi temel ihtiyaçlardan birisidir.
 Sevginin en anlamlı ifadelerinden birisi hoşgörüdür.
 Gencin kendisini tanıyıp, yeteneklerini geliştirmesine yardım eder.

İletişim Kurarken;
 Çocuklar ve gençler sizin söylediklerinize değil, yaptıklarınıza dikkat eder. Bu açıdan kuru kuruya nasihat eden bir anlayışı benimsemeyin.
 Onu duyun, dinleyin ne dediğini anlamaya çalışın.
 Mutsuz ve üzgün olduklarında bile, sizlerle konuşmalarını yüreklendirecek ilişki tarzı geliştirin.
 Özel hayatına kesinlikle saygı gösteriniz. Örneğin, kapısını vurmadan odasına girmeyiniz.
 Günlüğünü okumayın. Ona gelen bir mektubu açmayın.
 Ondan kesinlikle mükemmel olmasını beklemeyiniz .
 Ufak tefek hataları görmezden geliniz.
 Onu iyi komşu çocukları ile kıyaslamayınız.
 Tenkitte cömert olduğunuz kadar övgüde ve takdirde de cömert olunuz.
 Gence bir davranışı öğretmenin en iyi yolu ondan beklediklerimizi ona vermektir .
 Kesin ama adil olun.
 Onların haklarına saygılı olmayı onların bize saygısından önde tutmalıyız .
 Ona çok kızdığınızda hemen bağırıp cezalandırmayın. Rahatlayın. Bir şekilde enerji harcayın, çünkü enerji harcamak içimizdeki duyguları atmaya yardım eder. Olaylar henüz sıcakken doğru düşünemeyebiliriz. Yetişkinler bile bir problemle karşılaştığında sağduyulu ve sakin davranmakta zorlanırlar.
 Bizim yapamadıklarımızı ergenden beklememeliyiz.

0

1-5 YAŞ ARASI ÇOCUĞUN BESLENMESİ

1-5 YAŞ ARASI ÇOCUĞUN BESLENMESİ

Herkese merhaba! 

Uzun zamandır düzenli yazı yaşamadığımın farkındayım ama aklım hep burda. 🙂  Bugün beslenmeyle alakalı yüzeysel şeyler paylaşmak istedim. Herkese iyi okumalar. 

  • Dokuz aydan sonra çocuğun temel gıdası olmaktan çıkan anne sütü 2 yaşına dek anne için uygun olan bir zamanda kesilebilir.
  • Bir yaşından sonra 13-14 aylık olan çocuğa, çatal kaşık kullanma alıştırmaları yapılabilir. Ailenin diğer fertleriyle birlikte sofrada oturan çocuğun ayrı tabağı olmalı, neyi ne kadar tükettiğine dikkat edilmelidir.
  • Bu dönemde de çocuklar günde dört öğün beslenmeli, temel besin gruplarından (süt ve sütlü gıdalar; etler, yumurta ve baklagiller; sebze ve meyveler; unlu ve nişastalı besinler) yeterli ve dengeli tüketmelidirler.
  • Ülkemizde en sık yapılan hatalardan biri çocuğu yemek suyuyla beslemektir. Hiç bir besleyici değeri olmayan bu beslenme biçimi uygulanmamalıdır.

    • Her gün yarım litre süt çocuklara verilmelidir. Süt her şekilde verilebilir. Sütün içerdiği kalsiyum çocukların gelişimi için çok önemlidir. 25 gram peynirde de 200 gram sütteki kadar kalsiyum vardır.
    • Her gün et ve baklagillerden bir ikisi beslenme listesinde bulunmalıdır.
    • Her gün bir yumurta yedirilmelidir. Düzenli et verilen çocuklara gün aşırı olabilir.
    • Günde bir ya da iki kez sebze verilmelidir.

    • Günde bir iki kez meyve yenmelidir. Fazladan bir öğün meyve vermek sebzenin yerini tutabilir. Meyve suları da meyvenin yerine geçebilir.
      • Günde bir iki kez nişastalı besinler ve üç dilim ekmek beslenme listesinde bulunmalıdır.
      • Çocuklara olabildiğince erken dönemde kendi kendilerine çatal kaşık kullanarak yemeleri öğretilmelidir.
      • Her çeşit şekerleme, pasta, kek, dondurma sık sık verilmemesi gereken yiyeceklerdir. Öğünler arasında çocuğa şekerleme vermek iştahı azaltarak yetersiz beslenmeye yol açtığı gibi diş çürüklerinin de önde gelen nedenidir.
      • Çay ve kahve verilmesi içerdikleri uyarıcı maddeler nedeniyle sinirliliğe yol açtığından bu içecekleri çocuklara hiç tattırmamak en iyisidir.
      • Bu dönemde çocuklar ağız ve diş sağlığı konusunda eğitilmelidirler. 1,5 – 2 yaşına gelen çocuğun bir diş fırçası olmalı, macunsuz olarak fırçalama eğitimi verilmelidir. Üç yaştan itibaren diş macunu kullanmaya başlanabilir.

        0

        Dil Gelişiminde Temel Kavramlar

        Dil Gelişiminde Temel Kavramlar

        1. Fonem (Ses): Bir dilde var olan en küçük ses birimidir.

        “s”,”e”,”h” gibi

        2. Morfem (Biçimbirim): Bir dildeki en küçük ve anlamlı birimdir.

        “at”, “tut”, “yaş”, “le”, “dı” gibi

        Morfemler ”at” gibi tek sözcüklerden oluşabileceği gibi kal – dı gibi farklı morfemlerin birleşiminden oluşabilir. Sadece biçimlendirmeler belirli kurallara göre oluşur. Kal-dı deriz ama dı-kal diyemeyiz. Her bir fonem yani ses bir araya gelerek bir hece yani morfem oluşturur.

        3. Semantik (Anlam): Anlam bilimi anlamındadır. Konuşma dilindeki kelimelerde anlam yüklemelerini inceler.

        4. Sentaks ( Söz Dizimi): Gramer bilgisine uygun davranış göstermedir.

        5. Pragmatik : Farklı dinleyicilere uygun konuşma ve sıra ile konuşma gibi iletişimsel kullanım kurallarıdır.

        6. Morgem ( Tek sözcük) : Dil gelişiminde “tek sözcük” evresi olarak bilinen evredir. Bu evrede tüm çocuklar tek kelime ile birden çok şey anlatmak istemektedir. Kullanılan kelimenin herkes tarafından bilinen veya kabul edilen bir kelime olmasına gerek yoktur. Çocuk kendi oluşturduğu ses dizilerini de morgem olarak kullanabilir.

        Örnek;2 yaşındaki İrem çok sevdiği köpeği kastederek “hav” demektedir.

         

        7. Telegrafik Konuşma: İki sözcük evresi olarak bilinen evredir. Çocuk bu evrede iki kelimeyi yan yana getirerek kullanmaya başlar. Ve bir şeyler anlatmaya çalışır.

        2,5 yaşındaki Ahmet’in annesine “Anne su” demesi.

        8. Aşırı Kurallaştırma: Çocuğun öğrenmiş olduğu bir kavramla ilgili kuralı tüm durumlara uygulamasıdır.

        ayakkabıcı = doğru ise manavcı, bakkalcı, öğretmenci, berberci kavramları da çocuk için doğrudur.

        9. Eksik Kurallaştırma: Çocuğun bir olayla ilgili öğrendiği kuralları, sadece o olayla sınıflandırılmasıdır. Bu yönüyle aşırı kurallaştırmanın tersi olarak kabul edilebilir. Eksik kurallaştırma ile “özelden özele akıl yürütme” arasında yakın ilişki vardır.

        Örnek:Beş yaşındaki Ali üst kat komşusu Ayşe hanıma “misafir” demektedir. Bir gün alt kat komşusu Sevinç Hanım gelince, annesinin onca sözüne karşın Sevinç hanımı “misafir” kabul etmez.

         

        10. Alıcı Dil:  Alıcı dil, çocuğun çevresindeki kişilerin dilini anlama becerisidir. Eğer çocuk yeni bir sözcük öğrendiğinde,  ilgili olabilecek diğer sözcükleri de öğrenmek istiyorsa alıcı dil becerisi gelişmiştir. Alıcı dil, çocuğun dili öğrenmeye ne kadar istekli olduğunu gösterir.

        11. İfade Edici (İfadesel)Dil: İfade edici dil, çocuğun kendisini anlata bilme becerisidir. Yani ifade edici dilin gelişmesini (çocuğun kendisini etkin bir şekilde ifade edebilmesinin) ön koşulu, alıcı dilinin gelişmiş olmasıdır.  Alıcı dil yetenekleri yeteri kadar gelişmemiş çocukların, ifade edici dilleri de yeterli seviyeye ulaşmaz.

        12. Yansıtıcı Dil: Karşılıklı konuşmada, karşımızdaki kişinin içini dökmesi, dilediği sayıda cümle kurarak kendini istediği gibi ifade edebilmesi, başarmak için nelere ihtiyacı olduğunu, çocuğun kendi konuşmaları içerisinden çekip bulmasını sağlamak amacıyla kullanılır.

        13. Benmerkezci Dil: Okul öncesi dönemde görülen bu dil “benmerkezci düşünmenin” özelliklerini yansıtmaktadır. Özellikle çocukların gerçekleştirdiği “sembolik oyunlar” sırasında bu dili ortaya koydukları görülmektedir.

        Bu dili kullanan çocuklar ;

        • Sadece kendileri hakkında konuşur,
        • Dışsal konuşmanın özellikleri taşır,
        • Duydukları konuşmaları tekrar eder,
        • Düşündüklerini ortaya çıkarabilmek için çevresindeki insanlardan çeşitli sorular yöneltmesini ister,
        • Yaptığı eylemleri sanki karşılarında birisi varmış gibi sesli olarak anlatır.

        14. Anne Dili (Bebeğe Yönelik Konuşma): Ailenin konuştuğu dilin özelliği, çocuğun dil gelişimini etkilemektedir. Anne babalar, çocuklarıyla konuşurken genellikle bir yetişkin ile olan konuşmalarına göre çok daha basit bir dil kullanırlar. Aile çocukları ile olan konuşmalarında:

        • Oldukça titiz bir ses kullanır.
        • Konuşma hızı çok yavaştır.
        • Cümleler oldukça kısadır.
        • Dil bilgisi açısından basittir.
        • Somut kelimelere yer verir.

        15. Yeniden Biçimlendirme (Yayılım): Anne babalar, çocuklarının kurduğu basit cümleleri, dil bilgisi açısından daha doğru şekilde ve genellikle biraz daha uzun hale getirerek tekrarlar. Bu duruma yeniden biçimlendirme denir.

        16. Tekrarlama: Bir çocuğun çevresinde duyduğu konuşmaları sürekli aynı şekilde tekrar etmesidir.Tekrarlama özellikle ilk çocukluk yıllarında gözlenir.

        0

        Vygotsky ve Dil Gelişimi

        Vygotsky ve Dil Gelişimi

        Dil ile zihin arasında çok güçlü bir etkileşim olduğunu savunan Vygotsky, 2 yaşa kadar düşünme ve konuşmanın birbirinden bağımsız olduğunu, 2 yaşından sonra bu ikili arasında güçlü bir etkileşim olduğunu savunur.

        1. Özel Konuşma (Benmerkezi Konuşma – Ben İçin Konuşma)

        Çocuk yüksek sesle ve kendi kendine konuşur. Çocuk bir problemle karşılaştığında özel konuşma sayesinde kendine rehberlik eder ve problemlerin çözümünü kolaylaştırır. Vygotsky benmerkezci konuşmanın ortadan kaybolmadığını savunur. Sadece içsel konuşmaya dönüşür ve üst düzey düşünme becerisini sağlar.

        2. İçsel Konuşma

        7 yaşından itibaren ortadan kalkan benmerkezci konuşma yerini içsel konuşmaya bırakır. Çocuk içinden sessizce düşünür. İçsel konuşma Vygotsky’e göre konuşma gelişiminin en son evresidir. Fakat aslımda çocuktaki benmerkezci düşünceyle aynı  işleve sahiptir. Dışından konuşma, düşüncenin sözcüklere dönüşmesi, maddeleştirilmesi ve nesneleştirilmesidir. İçinden konuşmada ise süreç tersine döner. Konuşma içsel düşünmeye döner. (Vygotsky, 1985)

        3. Kavram Gelişimi

        Vygotsky kavram gelişimi ile Piaget’in kuramına karşı bir düşünce getirmiştir. Piaget kardeş kavramı gibi kavramların ancak 11-12 yaş civarında kazanılacağını belirtir. Vygotsky ise bu konuda herhangi bir ayrım yapmaz. Bu kavramlar ikiye ayrılır:

        a. Kendiliğinden Edinilen Kavramlar

        Bu kavramlar gündelik hayatta kullanılan kavramlardır. Bu türdeki tüm kavramlar tümden-gelim yolu ile öğrenilen kavramlardır. Bu kavramlar öğrenilirken çocuk büyüklerinden gördükleri davranışları sözlü tekrarlar şeklinde tekrar ederler. Vygotsky buna kişisel konuşma demektedir.

        b. Öğretilen Kavramlar

        Öğretilen kavramlar gündelik hayatta değil okulda karşılaştığımız kavramlardır. Önce tek bir kavram öğrenilir, sonra bu kavramın ilişkilerini öğrenir ve genelleme yapar. Yani öğretilen kavramlar tümevarım yoluyla edinilmektedir.

        Dil gelişiminde belirli dönem ve evreler için verilen yaş aralıkları bireyden bireye farklılık gösterebilir. Dilin gelişimi çocuğun içinde bulunduğu çevre, ailenin sosyal ve ekonomik durumu, cinsiyet, iki dillilik, çevresel faktörler gibi olaylardan etkilenir. Uyarıcılar açısından zenginleştirilmiş bir çevre çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Bu çocukların akranlarına göre dil gelişimlerinin üst düzeyde olduğu görülür. Kız çocukları genellikle erkeklerden daha önce konuşmaya başlar ve sözcük kapasiteleri daha fazladır. İkiz çocuklar mimikleriyle de anlaştıkları için konuşmaya genellikle daha geç başlarlar. İki dil kullanılan bir ortamda büyüyen çocukların da dil gelişimi daha yavaştır. Çocuğun geçirebileceği hastalık ve bazı kazalar da dil gelişimini olumsuz etkileyebilir.

        0

        Piaget ve Dil Gelişimi

        Piaget ve Dil Gelişimi

        Jean Piaget in Ann Arbor.png

        Piaget ve Dil Gelişimi konusunda Piaget’e göre dil gelişimi ve dil gelişimi evrelerini inceleyeceğiz. Piaget dil gelişiminde dönemler halinde görülen konuşma çeşitlerini ortaya koymuş ve dil gelişiminin evrelere ayırmıştır.

        Piaget ve Dil Gelişimi

        Piaget’e göre dilin gelişimi bilişsel gelişime bağlıdır. Dil gelişimi daima bilişsel gelişimle paralel ilerler ve bilişsel gelişimin önüne geçemez. Dil gelişimi ve sembolik oyun arasında güçlü bir ilişki vardır. Piaget çocuk konuşmaları üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda benmerkezci ve sosyalleşmiş konuşma olarak çocuk konuşmalarını ikiye ayırmıştır. Dil gelişiminin olgunlaşması sürecinde konuşma süreci benmerkezci konuşmadan başlar ve sosyalleşmiş konuşmaya geçer. Ve benmerkezciliğin bu geçiş sonrasında ortadan kalktığı görülür.

        1. Otistik Konuşma (0-2 yaş)

        Piaget bebeklik yıllarındaki konuşmaları bu şeklide değerlendirir. Süreç daha çok morgem ve telegrafik özellikler taşır.

        2. Benmerkezci Konuşma (3-6 yaş)

        Çocuk bu dönemde çevreyle bir iletişim çabası göstermez ve kendi hakkında konuşur. Karşısındaki kişinin onu dinleyip dinlememesi, cevap vermemesi çocuk için önemli değildir. Monolog tarzda bir konuşma görülür. Piaget’e göre okul öncesi dönemdeki çocukların yarısı bu bu şekilde davranmaktadır.

        Örnek;Büyük bir ev yapacağım, kırmızı kalemim nerede? Buldum buradaymış. Şurada küçük bir kapı, burada bir pencere olsun. Bacasından dumanlar çıkıyor, çocuklar bahçede top oynuyor…..

         

        3.Sosyalleşmiş Konuşma (7 yaş ve sonrası)

        Çocuk bu dönemde karşısındakilerden isteklerde bulunur, bazen kızar, bazen soru sorar. Yani bir iletişim ve etkileşim halindedir.

        Piaget`ye Göre Dil Gelişiminin Evreleri

         1.Agulama (0-12 ay)

        • Ağlama (0-2 ay)

        • Babıldama (2-6 ay)

        • Çağıldama (Heceleme) (6-12 ay)

        2. Tek Sözcük (Morgem) (12-18 ay)

        3. Telegrafik Konuşma (18-24 ay)

        4. İlk Gramer Konuşması (24-60 ay)

        4. Piaget’e Göre Dil Gelişiminin Evreleri

        Peach and Cream Baby Milk Bath, milk bath pictures, styled pictures:

        a. Agulama

        • Ağlama (0-2 ay): Refleksif ve bilinçsiz tepkidir. Bebeğin ihtiyaçlarını belli eder.
        • Babıldama (2-6 ay): Bebek anlamsız ve bilinçsiz sesler çıkarmaya başlar. Çevreyi ve çıkardığı seslere verilen tepkileri gözlemler. Chomsky bu evre de bebeklerin dünya dillerindeki tüm sesleri çıkardıklarını söyler. Yani bu evrenin evrensel olduğunu savunur.
        • Çağıldama (Heceleme ) (6-12 ay): Ünlü ve ünsüz harfleri sıraya koyarak sesler çıkarmaya başlar. “ba-ba, ma-ma gibi..”

        b. Tek Sözcük (Morgem) (12-18 ay)

        Anlamlı ilk sözcüklerin söylendiği, dil gelişimi açısından en kritik dönemdir. Bebek söylediği tek kelime ile çok şey anlatmaya çalışır.

        c. Telgrafik Konuşma (18-24 ay)

        Bu evrede artık sözcükler birleştirilmeye başlanır. 2- 3 sözcük yan yana getirilerek kısa yoldan anlam iletilir.

        d. İlk Gramer Konuşması (24-60 ay)

        Çocuk gramer kazanmaya başlar yani cümle yapı ve kurallarını öğrenmeye başlar. Kelime kapasitesi hızla artar, ilk kurallı cümle ortaya çıkar. 24 kelime sayısı 500-600’e çıkar. 30 aylık bir çocuk 300-400 kelime kullanırken, 72 aylık olduğunda ise 8000-12000 kelime kullanmaktadır. Yani 3-6 yaş arasında kelime bilgisinde büyük bir artış olmaktadır.

        0

        Dil Gelişimi

        Dil, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli becerilerden biridir ve oldukça karmaşık bir gelişimin ürünüdür. Dil anlam, üretim ve kullanımdaki özellikleri ile yalnızca insan topluluklarında bulunan bir yetenektir. İletişimde işaret ve sembol olmak üzere iki çeşit sinyal vardır. Dil ise iletişimde sembollerin kullanılmasıdır. Dilin iki temel bileşeni vardır:

        1. Alıcı dil (anlama dili, reseptif dil)
        2. Anlatım dili (konuşma dili, ekspresif dil)

        Dil Gelişimi Kuramları

        1. Davranışçı Görüş

        2. Sosyal Etkileşimci Görüş

        3. Nativist (Ana Dili – Doğuşçuluk) Görüş

        4. Biyolojik Temelli Görüş

        1. Davranışçı Görüş

        • Çocuklar kendilerini istendik sonuca götüren sesleri tekrarlayarak dili kazanırlar.
        • Dilin kazanımı büyük oranda çevre etkisine bağlanmıştır.
        • Davranışçı görüş, dilin kazanılmasında pekiştirme ve tekrar olmak üzere iki faktör üzerinde durur.

        2. Sosyal Etkileşimci Görüş

        • Dil, sosyalleşme içerisinde gerçekleşmektedir. Yani çocuk çevresini gözler, kendisine yakın gördüğü kişileri model alır ve kendi sesini onların sesine benzetir, yani taklit eder.
        • Özellikle konuşmalarda görülen şive farklılıklarını etkili bir şekilde açıklayabilmektedir.
        • Dilin kazanılmasında gözlem ve taklit olmak üzere iki temel faktör üzerinde durur.

        3. Nativist Görüş (Ana Dili – Doğuşçuluk)

        • Dil, tam anlamıyla genetik olarak aktarılmaktadır ve bütün insanlar dil kazanım araçlarına zaten önceden sahiptir.
        • Çevre etkisi tamamen göz ardı edilmiştir.

        4. Biyolojik Temellli Görüş

        • Dil gelişimi ile ilgili en çok rağbet gören görüştür. Chomsky ve Lenenberg bu görüşün öncüleri arasındadır.
        • Chomsky insanın dil öğrenmeye yatkın bir aygıt/mekanizma/program ile doğduğunu ve dili ne zaman nasıl öğreneceklerinin bu program dâhilinde olduğunu savunur.
        • Bu yaklaşımı destekleyen iki temel bulgu vardır:
        1. çocukların dil gelişimi seyri ve bu seyirde olup biten temel değişimler bütün dil ve kültürlerde paralellik göstermesi.
        2.  Çocuklar yapılandırılmış bir dile yeteri kadar maruz kalmadıklarında dahi belli bir düzeyde dil edindikleridir.
        • Yapılan çalışmada doğuştan duymayan çocuklardan bazılarının anne ve babalarının “Çocuğum ileride bir gün konuşma dilini öğrenir.” umuduyla onlara işaret dilini öğretmediği gözlenmiştir. Ancak bu çocuklar ilerleyen süreçte ebeveynlerinde gözlemlediklerinin dışında işaretlerle kendilerini ifade etmeye çalışmışlardır.
        • Chomsky`e göre dili öğrenmek, yürümeyi öğrenmeye benzer. Yani her ikisinin de temelinde olgunlaşma yatar.
        • Chomsky, dönüşümsel – üretimsel gramer düşüncesini ortaya atmıştır. Ona göre, hepimiz dil öğrenirken cümle yapısını kavramaya çalışırız. Sonra bu cümle yapılarını çeşitli yapılara dönüştürür ve yeni yeni cümleler üretiriz. Daha önce hiç duymadığımız cümleler kurabilmemiz ve onları anlayabilmemiz bu gramer yapısı sayesinde gerçekleşir.
        • Chomsky’e göre her insanda doğuştan varolan dil kazanma aygıtı iki yapıdan oluşmaktadır:
        1. Temel yapı: Kavramların düşünsel düzeyi ile ilgilidir.
        2. Yüzeysel yapı: Sözcüklerle ilgilidir.
        • Ona göre dili kazanma sürecinde bu iki yapı hem bir arada hem de birbirinden ayrı işler. Temel yapının, yüzeysel yapıdan önce oluştuğu düşünülmektedir. Yani önce seslerin ilgili oldukları anlamlar kavranır (kavramların düşünsel düzeyi), ardından yüzeysel yapı oluşturulur (sözcükler ortaya çıkar).
        • Chomsky’e göre dil kazanma aygıtı, çevreden bağımsızdır ancak, etkili bir şekilde işlerlik kazanabilmesi için sosyal bir ortama ihtiyaç duyulur.
        • Dil gelişimini biyolojik ve psikolojik temele bağlayan Chomsky’nin bu görüşü psikolinguistik kuram” olarak da bilinmektedir.

        Dil ve konuşma gelişiminin en yoğun yaşandığı dönem, yaşamın ilk 3 senesidir. Bu yıllar, beyinde gelişim ve olgunlaşmanın en yoğun yaşandığı yıllardır. Dil gelişimi için doğuştan gelen uygun yapısal özellikler (örn, uygun çene ve ağız yapısı), zengin ses ve görüntü içeren dış ortam gerekli olur. Alıcı dil, anlatım dilinden önce gelişir. Bebeğin ilk kelimeleri çıkarmadan önce, ses ve hareketleriyle iletişim kurduğu döneme “dil öncesi dönem” denir. Bu dönemde dinleme, izleme ve paylaşma, sesleri deneme, sesleri anlamlarla eşleştirme ve son olarak kelime üretimi gerçekleşir. Dilin kazanılması, doğrudan çocuğun bilişsel gelişimine dayanmaktadır.

        Dil gelişimin etkileyen faktörler arasında genetik, algısal, bilişsel etmenler; nörolojik gelişim, fiziksel ve ruhsal durum, anne-bebek etkileşimi, sosyal çevre, cinsiyet, aile yapısı, iki dillilik ve sosyokültürel etmenler gibi unsurlar sayılabilir.

        Tüm bebekler dili öğrenmeye öncelikle kullanılan dildeki sesleri öğrenmekle başlar. Seslerden hecelere, cümlelere ve dilin tam olarak anlaşılmasına dek süren süreç içinde sıra değişmezken, gelişimin hızı tüm bu etmenlerden etkilenmektedir.

        • İlk 3 ayda konuşma sesleri (fonemler);
        • 3-9. aylarda ses birleşimi, kelime oluşturma (morfemler);
        • 9-18. aylarda gramer, cümle oluşturma (sentaks);
        • 18-36. aylarda kelime ve cümlenin anlamını kavrama (semantik) gelişimi olur.

        Zamanla konuşmanın tonlama ve ritmi ve dilin sosyal iletişim için etkin kullanımı gelişir.

        Bebeğin çıkardığı sesler ve kelimeler:

        • 0-2 ay : Refleks ağlama, beslenme ve uyku ile ilişkili sesler,
        • 2-5 ay : Gıgıldama, gülümseme,
        • 4-6 ay : Ses oyunu, agulama, hece çıkarma,
        • 6-8 ay : Tekrarlayan agulama,
        • 9-18 ay : Jargon ilk kelimeler, 
        • 18 aylık olduğunda bebek bir düzine sözcüğü tek tek söyleyebilir.
        • 2. yılın sonuna doğru iki sözcüğü bir araya getirebilir ve sözcük dağarcığı 200’e ulaşır.
        • 2,5 yaş ile birlikte çocuğun sözcük sayısı 400 civarına ulaşır.

        Dil ve iletişim gelişimi için 3 farklı gelişim boyutunda incelenebilir:

        1. İçerik veya anlam (Semantik),
        2. Yapı veya gramer (Sentaks),
        3. Dilin sosyal iletişim için kullanılması ( Pragmatik).

        “İlk kelime” ebeveynler tarafından iletişimde ilk adım olarak görülür fakat iletişimi doğumdan hemen sonra başlayan aktif bir işlemdir. Yaşamın ilk günlerinden itibaren bebekler insan sesinin yer aldığı ses frekans aralığına daha duyarlıdır. Diğer ritmik veya müzikal seslerden ziyade konuşma sesi tercih edilir. İnsan sesi olmayan işitsel bir uyarana, insan sesine olan reaksiyonu vermezler. 3 günlük bebekler annelerinin seslerini diğer kadınların seslerinden ayırt edebilirler. Yenidoğanlar yüze bakmayı tercih ederler ve yüzden etkilenirler. 8 aylık oluncaya kadar gerçek bir anlama söz konusu değildir.

        Bebekle Etkileşimin Dil Gelişimine Etkisi Nedir?

        Bir aylıkken göz teması, 3 aylıkken konuşmaya cevap olarak gülümsemek, 4 aylıkken seslere ses çıkararak cevap vermek bebeğin ürettiği iletişim yöntemleridir. Ebeveynlerin vurgulama tarzlarını taklit etmeye çalışırlar. 3 aylıkken annelerine karşı daha fazla sesli karşılık verirler. Daha iyi motor koordinasyonu kazanınca, “ce-e” oyunu, güle güle için el sallama veya konuşmaları önce bir kişiye sonra diğerine bakarak takip etme gibi etkileşimler oluşur. Ebeveynin işaret ettiği nesneye dikkatlerini çevirmek için, ebeveynin bakışını takip ederler. İlk kelimelerle ilişkilendirilen anlamlar erişkin sözlüğündeki anlamlarla aynı değildir. Önceleri analama, ortamdaki nesnelerle ve durumlarla sınırlıdır. 18.aydan itibaren bebek, ortamda olmayan nesne ve durumlarla ilgili konuşmaları da anlamaya başlar. 15-16 aylıkken çocuk kendi vücut parçalarını istek üzerine gösterebilir. 20 aylıkken oyuncak bebek veya başka biri üzerinde vücut parçalarını gösterebilir.

         

        Biriyle Konuşmayı Öğrenme (Pragmatik Dil) Nasıl Gelişir?

        İlk kelime söylendiğinde, çocuk artık duygularını seslerle ve sözcüklerle ifade etmeyi öğrenmeye başlamıştır. Çocuk tipik olarak, dinleyiciye yönelmeyen, arka arkaya söylenen ifadeler kullanır. Bu dönemde sürekli aynı şeylerin tekrarlanması anormal değildir. 12-18. aylarda erişkinin konuşmalarına mimiklerle, seslerle ve kelimelerle cevap veriyor gibi görünseler de bu çok güvenilir değildir. 3. yılda çocuğun konuşmada bir konuya bağlı kalma becerisi gelişir. İki yaşındaki çocuk, konuşmadaki ses tonlaması değişiklikleri ile nasıl baş edeceğini öğrenir. Bu yaşta bile farklı insanlarla farklı şekilde konuşulduğunu fark eder. Örneğin, 2 yaşındaki çocuk, babasıyla daha nazik konuşur. Bu yaşta, erişkinin her şeyi bildiği düşünülür ve gerekli bilgiler verilmez. Bir şeyi kibarca isteme, ebeveynlerin hatırlatmalarıyla öğrenilecek bir şeydir. (Örn. “Lüfen…”).

        Üçüncü yılda dili, yeni bilgi aktarmak, geçmiş olaylarla ilgili konuşmak, hayal etmek veya taklit etmek için kullanabileceklerini öğrenirler. 3-5 yaş arasında dil, geçmişteki olayları anlatmak ve onları şimdiki olaylarla ilişkilendirmek için kullanılır. Dilin gelişimi, her aşaması çeşitli bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimi gerekli kılan oldukça karmaşık bir süreçtir. Her aşamada ortaya çıkabilecek sorunların ayrıntılı olarak ele alınması, olası biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin incelenmesi gereklidir. Her birey benzer dil-iletişim sorunlarını çok farklı nedenlerle yaşayabilir ya da çok benzer nedenler çok farklı sorunlara yol açabilir.

         

        jj

        DİL GELİŞİMİ BROŞUR-2

        jjkDİL GELİŞİMİ BROŞUR-1.jpgj

         

         

         

         

        Bütün dünya da çocuklardaki dil gelişi aynı şekilde gerçekleşir. Alttaki gelişim şemasında çocuktaki dil gelişimi genel olarak sunulmuştur.

        YAŞ DİL GELİŞİMİ
        0-6 hafta Ağlama evresi

        İnsan sesine tepki verir. İhtiyaçları için ağlar.

        1 ay ve sonrası İleride konuşmanın alt yapısını oluşturacak bazı sesler çıkarır; o- u gibi.
        4 ay ve sonrası Agulama / babıldama evresi

        Hece içeren ve ton yüksekliği değişen sesler, ünlü ve ünsüzleri birlikte çıkarılmaya başlar, Ba-ba, ma-ma, ta-ta, de-de gibi sesler. Çıkarılan sesler ve heceler evrensel ve anadiline özgün değildir.

        6 ay ve sonrası Çağıldama/ heceleme Evresi

        Ma-ma-ma-ma gibi tekrar eden heceler olur. Üç heceli kelimeler de olabilir ancak kavram gelişimi başlamamıştır. Çıkan sesler dil kullanımına benzemeye başlar ve kendi ana dilinin vurgulamalarına benzer tonda sesler çıkarır. Kullanılmayan sesler ise giderek yok olur.

        8 ay ve sonrası Sosyal agulamalar ve dil imitasyonları olur.
        10-12 ay arası Agulamalardan gerçek dile geçiş olur.
        1 yaş ve sonrası Tek sözcük evresi / morgem

        Bir sözcükle çok şey anlatılmaya çalışır ve farklı anlamlar üretir. Örneğin, çocuğun “su”, demesi “su istiyorum” anlamında kullandığı anlaşılır. Kelime kavram gelişimi olur. Kavrama, sözcük üretiminden önce gelişir.

        1.5 yaş ve sonrası Telgrafik Konuşma evresi (Kelimelerin Birleştirilmesi)

        İki kelimeli basit cümle kurulur. İki kelime bir cümle içinde kullanılır ve sözcükler arasında bağlaç kullanılmadan yapılan konuşmalardır; “Anne su”, gibi.

        2-3 yaş arası İlk Gramer Evresi (Cümle yapısını kavrama)

        Aşırı /eksik kurallaştırma ve benmerkezci konuşma olur. Sözcüklerin sonuna –yor veya –dı eki getirebilir.
        Kelime hazinesi artar, cümlelerde kullanılan kelime sayısı artar.

        3-6 yaş arası Dil gramerini anlar ve gramer yapısı hızla gelişir. Daha fazla kelimelerle cümleler kurabilir. Cümlede isim, fiil ve sıfat gibi yapılar öğrenilir.
        5-10 yaş arası Detaylı ve kompleks (karmaşık) gramer yapısını anlar ve kullanabilir.

        Çocukların bir ve beş yaş arası kelime dağarcığı hızla artar. Çocuğun ortalama bildiği kelime miktarı çevresel etkenlere de bağlıdır. Alttaki şema da ortalama verilmiştir.

        YAŞ ORTALAMA KELİME
        8 AY 0
        10 AY 1
        1 YAŞ 13
        1 YAŞ; 3 AY 19
        1 YAŞ; 6 AY 22
        1 YAŞ; 9 AY 118
        2 YAŞ 200-300
        3 YAŞ 900
        5 YAŞ 2000